Yukio Mişima

Yaz Ortasında Ölüm

Kitap eklendiğinde bana bildir
Bu kitabı okumak için Bookmate’e EPUB ya da FB2 dosyası yükleyin. Bir kitabı nasıl yüklerim?
  • Misir Məmmədlialıntı yaptı7 yıl önce
    O gece uyuyamayıp da yatağımın içinde dönüp dururken o yaşımda düşünebileceğim her şeyi düşündüm. O mağrur halim nereye gitmişti acaba? Hep kendimden başka bir şey haline gelmemek için çabalamamış mıydım? Artık, içimde kendimden başka bir şey olma isteği güçlenmiyor muydu? Bir bakışta çirkin olduğunu düşündüklerim, güzelliklere dönüşüyor gibiydi. Çocuk olmanın lanetlenmişliğini ilk kez öylesine hissediyordum
  • Misir Məmmədlialıntı yaptı7 yıl önce
    ama o an benim İmura’dan beklediğim yanıt tamamen farklıydı ve o tek doğru yanıt için her şeyimi ortaya koyuverdiğimi sanıyordum. O anormal kararlılığım, içimde bu kararlılığımı tetikleyen gerilim, tamamen o beklentimden doğmuştu. Sanıyorum yalnızca o yanıt sayesinde o andan sonraki yaşantımla ilgili kararımı belirleme telaşına kapılmamın bile büyük bir anlamı vardı. Ancak, artık o noktaya dönmeye gücüm kalmamıştı. Dil ile anlaşamadığından, derdini anlatmak için sürekli sahibinin gözlerine bakan bir koyun gibi dalgın gözlerle İmura’ya baktım... Her şeyden kaçmak istiyordum.
    Fakat artık içmekten başka çarem yoktu. Boğulacak gibi oldum. Yaşla dolan gözlerimi kırpıştırarak, içimde yükselen kusma hissini bastırarak içtim. Enseme sanki soğuk bir şey bastırılıyordu ve gözyaşlarımın ardından gördüğüm odayı anormal ışıltılar kaplamış, gülen oğlanların yüzleri Goya tablolarındaki tuhaf insanları andırmaya başlamıştı. Gülüşmelerde az önceki neşe yoktu. Gülüşme dalgası dindiğinde iç dünyalarının derinliklerinde yatan acımasız bir duygu onlar korkutmaya başlamış gibiydi. Kış gecelerinde suyun yüzeyini kaplayıveren ince buz tabakaları gibi, çevremdeki insanların kendi hallerine dönerek bana bakmaya başladıklarını hissedebiliyordum. Arkalardan biri, “Bırak artık, yapma,” diyordu. O an ilk kez gözyaşı perdesinin ardından İmura’ya baktım.
  • Misir Məmmədlialıntı yaptı7 yıl önce
    Bu bir rüyadan ibaretti. Orada yaşayanlar farkına bile varmadan şehir sürekli başka bir şeye dönüşüp duruyordu. O anki şehir ertesi günkü şehir değildi. Ertesi günkü şehir de, bir sonraki günkü şehir olmayacaktı
  • Misir Məmmədlialıntı yaptı7 yıl önce
    Sonra da kendimi öylesine kaptırarak kasımpatıya baktım diye, içimi bir utanç duygusu kaplayıverdi. Ormanda dolaşırken bile tek bir şeye nadiren takılıp kalırdım ve özellikle kasımpatıya baktığım sürede başka bir manzarayı izlediğim anlardan farklı olarak utanç hissetmiş olmalıyım. Hızlı adımlarla okul binasına dönerken birbirine karışmış ağaçların arasından yine o sonbahar güneşi altında ışıltılar saçan birikintiyi gördüm. Balta seslerini, parlak bulutların arasından süzülen ışık huzmelerini anımsadım. Aynı anda o oğlanın duru sesi de kulaklarımda yankılanır gibi oldu. O an, aşın keskin ama insanı bunaltacak ölçüde sakin bir his göğsümü kaplayıverdi. Bunun nedeninin oğlanın sesi olup olmadığını kestiremiyordum. Birikintinin kenarında bulutların arasından süzülen ışıklara baktığımda, önceki yaşamımdan akıp gelen, özlemini çektiğim dinginliğe kavuştuğumu düşünerek, yaşadığım hisse ayırt edilemeyecek ölçüde benziyordu
  • Misir Məmmədlialıntı yaptı7 yıl önce
    Arkadaşlarım çoğunlukla, sıradan insanların arasına konulacak olsalar abartılı ve gölgelerle örtülü suratlarıyla hemen dikkat çekecek insanlardı. Kitap falan okumaz, cehalet timsali olarak dolaşırlardı. Trajedi onların ilgisini çekmezdi. Küçüklüklerinden beri acı ve coşku gibi yelpazenin uç kısımlarında yer alan duygulardan kaçınmakta ustalaşmışlardı. Başka çareleri kalmayıp da acıyı yaşadıklarında, her şeyi oluruna bırakma huylarıyla hemen üstesinden gelir, o acıyla hiç ilişkileri olmamış gibi yaşamayı becerirlerdi. Zaten öyle insanların, güç ya da zorbalıkla değil, uyuşturucu etkisi yapan oluruna bırakma yoluyla birçok insanı kendilerine itaat ettirtmeyi başarmış insanların çocuklarıydılar
  • Misir Məmmədlialıntı yaptı7 yıl önce
    Okul... Bu aptal örgütlenme türü, bizi gündüzleri orada yaşamak, bize lütfedilen onlarca aynı sınıf öğrencisi içerisinden arkadaş seçmek zorunda bırakır. Bu çevresi çitlerle örülü dar alanda, aşağı yukarı aynı düzeyde erdem sahibi onlarca arkadaşımız, her yıl aynı defterle ders verip, ders kitabının bir yerine geldiğinde her yıl aynı espriyi yapan hocalar (B şubesindeki bir arkadaşımla önceden anlaşmış, bir kimya hocasının o esprisini dersin hangi dakikasında yaptığını hesaplamıştık; bizim şubede 25. dakikada yapmıştı, B şubesinde ise 11.35’te, yani ders başladıktan tam 25 dakika sonra). Böyle bir ortamda ne öğrenebilirim ki? Üstelik yetişkinler bu çitin içerisinde güzel şeyler öğrenmemizi emrederler. O zorlamayla bizler simyacılar gibi yaşamayı öğreniriz. En iyi simyacı “üstün başarılı öğrenci” diye adlandırılır. O, kurşunu kullanarak uyduruk bir maden yapar, siparişi verene altın diye yutturur, sonra kendisi de o madenin altın olduğuna inanmaya başlar. Üstün başarılı öğrenci en olgun simyacıdır.
  • Misir Məmmədlialıntı yaptı7 yıl önce
    Hayır, sanırım gençlik çağlarında onda kolay kolay bulunamayacak bir şeyler vardır ve o yalnızca bunun ne olduğunu adlandırmakta güçlük çeker. Bu, büyümedir. O nihayet adlandırmayı başarır. Başarı ona huzur verir, göğsünün gururla kabarmasını sağlar. Ancak, bir ad konulduğu anda o özlü şey, adlandırılamadığı zamankinden farklı bir şeye dönüşüverir. Üstelik bunun bile kendisi farkına varamaz. Yalnızca yetişkin olmuştur. Çocukluğun sımsıkı mühürlenmiş bir sandığı vardır. Genç insan bir gayret o sandığı açmaya çalışır. Kapağı açtığında içinin boş olduğunu görür. Bunun üzerine anlar ki, hazine sandığı dedikleri, her zaman böylesine boştur.
  • Misir Məmmədlialıntı yaptı7 yıl önce
    Koşuşturmaca içerisinde geçen gençlik yıllarımı bir türlü eğlenceli, güzel yıllar olarak anımsamayı beceremiyorum. “Her yere düşerken güneş ışıkları,” diyor Baudelaire, “tükendi gençliğim zifiri karanlık fırtınalarda.” Gençlik anıları tuhaf ölçüde trajedi haline getirilir. Neden büyümeye, o sürece ait anılar trajedi haline geliverir acaba? Bunu şu an bile anlayamıyorum. Kimse de anlayamaz herhalde
fb2epub
Dosyalarınızı sürükleyin ve bırakın (bir kerede en fazla 5 tane)