Düşman topraklarımızı işgal ediyor. Türk askeri düşmandan cesurdur. Fakat bunlar cepheden kaçıyorlar, arkadaşlarını cephede yalnız bırakıyorlar. Cephede ölenler şehit, sağ kalanlar gazi olacaktır. Şimdi bunları burada vurdurup, etlerini köpeklere verdireceğim…’’ dedi.
Yüzbaşı Hüsnü Efendi, jandarmalara silah doldur emrini verdi. Mekanizmalar şakırdıyordu. Bu arada Binbaşı Tahir Bey, Mehmet Bey’e doğru yönelerek, “Bunları bana bağışla, bunlar bir hata yapmışlardır, inanıyorum ve bunlara kefilim ki, cepheye dönerlerse birer aslan kesileceklerdir” dedi. Bunu cesaret alan köylülerin yaşlıları da Mehmet Bey’in yanına gelerek, aflarını talep ediyor hatta yalvarıyorlardı.
Mehmet Bey, firarilere şöyle bir baktı, hepsi “Ne olur” diye gözüne bakıyorlardı. Mehmet Bey, önce Binbaşı Tahir Bey’e, sonra da yaşlı köylülere bakarak; “Peki siz kefilseniz ben de affedebilirim’’ dedi. Yüzbaşı Hüsnü Bey’e dönerek ‘’Bunlara ikişer tayin verin, cepheye ayrı ayrı fırkalara gönderin” dedi.
Bu söz üzerine ortalık ana baba gününe dönmüş, hem köylüler hem de firariler sevinçten ağlıyorlardı. Hatta bazılar “Biz tayin mayin istemiyoruz, hemen cepheye gitmek istiyoruz’’ dediler.
Bu olay, cephedeki firari sayısını iyice azaltmıştı. Çünkü geriye kaçanlara ölüm vardı, bunun en güzel örneği de kurşuna dizilen üç asker olmuştu.