Kimliğim kayıp değildi. Benden ve dünyalardan gizlenmiştiGözlerimi açtığımda benim doğmama yardımcı olan ebeler, cinsiyetimi değil kulaklarımın şeklini haber vermişti.
Her şey babamın farklı bir boyutu ziyaret etmesiyle başladı, Poseidon'un.
Posein kendi boyutundan çıkıp elflerin hüküm sürdüğü boyuta keşif amaçlı gitmişti.
anrı olarak, sivri kulaklı güzel ırk olan elflerin arasından bile fark edilebiliyordu.
Gözleri annemin gözleriyle kesiştiğinde kader ağlarını örmeye başladı.
Annem ve babamın arasındaki ilişki ilerlemiş ve bir noktadan sonra sona ermek zorunda kalmıştı. Babam bir tanrıydı ve görev ve sorumluluklarını yerine getirmesi gereken bir dünyası vardı.
Babam anneme farklı bir boyuttan olduğu dışında bir bilgi vermemişti. Annemin elf oluşu sebebiyle
zihninden geçenleri de öğrenememişti.
Babam annemi terk edip gittiğinde annem yaptığı hatanın farkına varmış ancak çok geç kalmıştı. Poseidon'a aşık olmuştu.
Babamın bilmediği anneminse söylemediği gerçek, annemin sıradan bir elf olmadığıydı.
Annem elf diyarında hüküm süren iki krallıktan biri, Aestas'ın prensesiydi.
Diğer krallık Hibernis Krallığıydı ve annem Hibernis'in Prensi Nobilis ile nişanlıydı.
Bu iki krallık biri birinin tamamen zıttıydı.
Hibernis krallığı buz ile lanetlenmiş bir krallıkken, Aestas baharın ve yazın en güzel yaşandığı yerdi. İki krallık aralarındaki büyük orman ile birbirinden ayrılıyordu. Düşman oluş sebepleri ise efsanede gizliydi.
