İsmail Hami Danişmend

Türkler

Kitap eklendiğinde bana bildir
Bu kitabı okumak için Bookmate’e EPUB ya da FB2 dosyası yükleyin. Bir kitabı nasıl yüklerim?
  • Faik Eryaşaralıntı yaptı5 yıl önce
    Türkler ve bilhassa ayak takımları her zaman o kadar mutedil davranmazlar. Hele gayrimüslimlere karşı dillerini tutamazlar; birbirlerine karşı genellikle kullandıkları ‘canım’, ‘iki gözüm’ ve ‘kardeş’ gibi tatlı sözler yerine başka dinden olanlara ‘gâvur’, ‘köpek’, ‘dinsiz’ vesaire gibi hakaret kelimeleri sarf ederler. Fakat bütün bu küfürler ancak adi adamların ağzından duyulabilir. Halk tabakasından biraz daha yüksek seviyede bulunanları ve meselâ tüccarlar ile bilim adamları çoğunlukla son derece nazik ve kibar adamlardır: Hele bir yabancıdan hoşlandıkları ve bilhassa o yabancı Türkçe konuşabildiği takdirde âdeta kendi vatandaşları ve dindaşları imiş gibi iltifatları ve hüsnükabulleriyle minnettar bırakırlar”.
  • Faik Eryaşaralıntı yaptı5 yıl önce
    “Öfke ile intikam hissinin sonucu olduğu kadar kumarbazlığın da tabiî bir neticesi olan küfürbazlık, Hıristiyan memleketlerinde oldukça yaygın ve utanmaz bir şekilde sarf edilip durduğu hâlde, Türkiye’nin ne sokaklarında duyulabilir, ne de evlerinde işitilir.
  • Faik Eryaşaralıntı yaptı5 yıl önce
    Bu memlekette hemen hemen hiçbir cinayet vakası duyulmaz; eğer bir iki fevkalâde vaka meydana gelirse, onlar da ya ani öfke sonucu cinnet geçirmelerden veya yol kesen haydutların eşkıyalıklarından ibarettir”.
  • Faik Eryaşaralıntı yaptı5 yıl önce
    Türkler herhangi bir intikam hissi beslemekten son derece çekinirler
  • Faik Eryaşaralıntı yaptı5 yıl önce
    17. yüzyılda Türkiye’ye gelmiş olan Fransız seyyahı Du Loir’ın “Du Loir’ın Seyahatleri / Les voyages du sieur Du Loir” adıyla 1654 tarihinde Paris’te yayınlanan seyahatnamesinin 168–169. sayfalarında kumar meselesi şöyle anlatılır:

    “Türkler ihtiyaçlarından fazla yemek yemedikleri gibi, oyunlarını da sırf eğlence diye oynarlar. Dünyanın her yerinde oyundan asıl maksat ve yegâne gaye bundan ibaret olmalıdır. İşte bundan dolayı pintice bir kazanç hırsına kapılmaksızın satranç, üç-taş, dama ve bir tür tavla oynarlar. Fakat endişesiz ve küfürsüz oynarlar. Rahatlarına çok düşkün oldukları için, silâh oyunlarından başkaca idman hareketleri yoktur.”
  • Faik Eryaşaralıntı yaptı5 yıl önce
    Bu fenalıklar kovculuk, iftira, ara bozma, küfür, kin ve garaz, kumar, intihar, düello ve cinayet gibi şeylerdir.
  • Faik Eryaşaralıntı yaptı5 yıl önce
    elli kadar Türk’ün kendi oturduğu evdeki fino köpeğini görmek için kapısının önüne gelip seyre koyulduklarından bahseden Lady Craven, halk terbiyesini de şöyle anlatır:

    “Bununla beraber, kâfi derecede seyrettiklerine hükmedince artık sabrım tükendi, çekilip gitmeleri için işaret ettim, derhal itaat edip gittiler. Doğrusu, Türk halkı çok nazik. Çünkü hiçbiri kapının eşiğinden içeri adım atmadı”.
  • Faik Eryaşaralıntı yaptı5 yıl önce
    Lady Craven adında bir İngiliz kadın gezginin “Milady Craven’in 1786’da Kırım Yoluyla İstanbul’a Seyahati / Voyage de Milady Craven à Constantinople, par la Crimée en 1786” adıyla Fransızca’ya tercüme edilip 1789 tarihinde Paris’te yayınlanmış olan seyahatnamesinde de, eski Türk terbiye ve nezaketi hakkında bazı önemli itiraflar vardır. Bu itirafların önemi, eserin 253. sayfasında, yazarın “Şimdiye kadar gördüğüm iki ayaklı hayvanlar içinde elimle öldürdüğüm takdirde en az acıyacağım, Türk adını taşıyan hayvandır” diyecek kadar Türk düşmanı olduğunu ilân etmesindendir! İşte bu müthiş düşman bile 201. sayfasında eski Türk terbiyesini bütün insanlığa örnek olacak bir seviyede gösterir:

    “Türklerin biz kadınlara karşı olan muameleleri, bütün milletlere örnek olmalıdır. Meselâ bir erkeğin boynu vurulur; bütün evrakı tetkik edilir; bütün eşyasına el konulur; fakat karısına gayet iyi muamele edilir; mücevherleri kendisine bırakılır.
  • Faik Eryaşaralıntı yaptı5 yıl önce
    Eski Türk hayatında hem temizlik, hem terbiye bakımından tükürme yoktur. Hâlbuki başka memleketlerde tükürmek en tabiî şeydir
  • Faik Eryaşaralıntı yaptı5 yıl önce
    Türkler başkalarının kadınlarına azami derecede hürmet ederler ve gezinti yerlerinde tesadüf ettikleri kadınlara gözlerini dikip bakmayı haram sayarlar. Hatice Sultan’ın mimarlığında bulunan M. Melling, sultanın saraylılarıyla hiç çekinmeden konuşabilir ve yüzleri açık görebilirdi; hâlbuki aynı sultanın diğer Türk memurları onlarla görüşürken ya gözlerini önlerine eğerler yahut başlarını çevirirlerdi. Bu Avrupalı sanatçı o sultan sarayının damlarıyla setlerinden geçtikçe saraylıların bulunduğu avlularla bahçelere bakardı. Kendisine kılavuzluk eden saray kethüdası ise başını aksi tarafa çevirir ve kendisine dünyaları verseniz öte tarafa bakmazdı:
fb2epub
Dosyalarınızı sürükleyin ve bırakın (bir kerede en fazla 5 tane)