SADECE BUNA SAHİP OLMA
Ölümün bilincine bu yeni varışımızın bir sonucu, hem ulusal hem de bireysel bencilliğin ürkütücü bir artışı, sonsuza değin kapanmalarından önce dükkânların ve duyuların hazlarmdan yararlanabilmek için çılgınca bir koşuşturma olmalıdır ve olmuştur. Tarih hiç kuşkusuz böylesi bir koşuşturmanın yüzyılımızın üçüncü çeyreğinin gerçekten de en çarpıcı olayı olduğuna karar verecektir; çünkü tarihsel durumu göz önünde tutmaksızın bugünkü harcama ve zevk alma arzusunu kışkırtan ekonomik koşullar olmamıştır; tersine, yarın-biz-ölüyoruz ekonomik koşullarını yaratan gitgide daha çıplak olarak görülen ölüm’dür.
‘Refah toplumu’ ve ‘göstermelik tüketim’ gibi terimler, yoksulluğun ezdiği ve açlığın tehdit ettiği dünyamız bağlamında, bencillik sözcüğünün yerine geçen örtmece deyişlerdir.
Yüzmeyi eski tip düşünceleri olan bir öğretmenden öğrendim. Bize
iki ders verdi. İlkinde can simidi takmamıza müsaade etti ve bize kurbağalama yüzüşün devinimlerini gösterdi; İkincisinde can simitlerini çıkardı ve bizi havuzun derin ucuna itti. İşte insan şimdi orada. İlk içgüdüsü merdivenlere dönmek ve ona tutunmak; ama her nasılsa kendini zorlamak ve yüzmek zorunda.
Nihai var-olmayış bizim ortak temelimizdir. İnsanlık bunu bir kez kavradı mı en yakmen adil dünya yelersizleşir. Bazı dinlerin ve politik inançların hâlâ yaptıkları gibi, insanları bu dünyada olup bitenlerin temelde önemsiz olduğuna inandırmaya uğraşmak-çünkü onun adaletsizliklerinin hepsi, ölümden sonra yaşam ya da politik bir Ütopya biçiminde düzeltilecektir-şeytanın tarafında olmaktır. Ve bilinemezci kalarak bu inancı üstü kapalı şekilde desteklemenin de ondan geri kalır yanı yoktur.
Patlayıcı madde taşıyan bir kamyon sürücüsü arabasını tuğla yüklü bir kamyon sürücüsünden daha dikkatli kullanır; ve ölümden sonra yaşama inanmayan patlayıcı yüklü kamyon sürücüsü arabasını ölümden sonra yaşama inanandan daha dikkatli kullanır.
Bir adamı yalnızca bu yaşama sahip olduğuna inandırın; o zaman çoğumuzun içinde yaşadığımız evler konusunda yaptıklarımızı yapacaktır. Hayal edebileceğimiz en arzu edilir evler olmayabilir bunlar, daha büyük, daha güzel, daha yeni, daha eski olmalarını arzulayabiliriz onların-ama şimdi içinde yaşamamız gereken evin bu olduğunu kabul ediyoruz ve onu yaşanabilir kılmak için de elimizden geleni yapıyoruz. Şu anki yaşamımda gelip geçici bir kiracı, gelgeç bir konuk değilim ben. O benim evim ve sahip olup olacağım tek ev. Sadece buna sahibim.
RUH MİTİ
Çocukken Cornishli büyükannem bana, zaman zaman deniz kıyısında vapurlardan alılan şeyler arasında bulduğum mürekkep balığının saf beyaz kabuklarının boğulan denizcilerin ruhları olduğunu söylerdi. Bizler entelektüel olarak mürekkep balığı kemikleri hakkında keşfettiğim şeyi bilsek de, halk inanışlarıyla dolu sayısız yüzyıllar boyunca bu tür somut imgeler hepimizin zihinlerinde yer etmiştir: Aslında kemikler sonunda sararır ve ufalanıp toz olurlar.