İdris Küçükömer

Batılılaşma ve Düzenin Yabancılaşması

Kitap eklendiğinde bana bildir
Bu kitabı okumak için Bookmate’e EPUB ya da FB2 dosyası yükleyin. Bir kitabı nasıl yüklerim?
  • nurzdmralıntı yaptı2 yıl önce
    halkının çok gerisinde, dünü yaşayan, nefessiz kalarak, neredeyse ölecek olsa bile gözü çöplükte “halkını kurtaracağı günleri” hayal eden bir zamanların halk çocukları olan bürokratlar ve onların kaynak aktararak kapitalist haline getiren “devlet”, kendi yarattığı ucube kapitalist ile bir toplumsal güç odağı, “halk”ına karşı “birey” oluşa, “farklılaşmaya” “farklılığının farkına varışa karşı” sürekli direniş halinde... Yani Ankara merkezli imparatorluk mirası bir ekonomik ilişkiler ağı, bir eğitim sistemi, paslanmış irili ufaklı çarklardan oluşan bir sistem, bu değişime direniyor.
  • nurzdmralıntı yaptı2 yıl önce
    İslamcı doğucu güçler bu kavganın “üniterlik” ile “unique”lik arasında olduğunu kavrayamıyor. Kavgaya AB süreci müdahil olur ise kavga süreci akılcı sürüyor. Olmaz ise üniterlik hamuru ile yoğrulmuş “İslamcı” ile “Atatürkçü”nün “merkeziyetçilikte, dolayısıyla anti-demokratlıkta” buluşması ve “birey”i ezmesi an meselesi...
  • nurzdmralıntı yaptı2 yıl önce
    Her konuda oportinistlik yapılabilir ama, “iktidar” ve ona vergisiyle ve oyuyla kaynaklık eden “birey” arasında oportinistlik yapılamaz. Zaten toplumun yapısı bu sonuçları doğurmaya uygun bir özellik taşıyor. İnsanların birisinin boyunduruğunda “teba” olmayı kabullenme nitelikleri adeta biyolojik bir özellik gibi. Bu yüzden nüfusun üçte biri “memur” olmak, üçte biri “militan” olmak, üçte biri de “mürit” olmak için can atıyor.
  • nurzdmralıntı yaptı2 yıl önce
    Batıcı akım bu yoldan, İslamcı-halkçı akım içinden gerçek bir sınıf hareketinin doğmasını ve mevcut düzenin temelden reddi (Negation)’ne gidebilecek bir akımının gelişmesini aslında devamlı olarak engellemişlerdir. Kanıma göre, Türkiye’deki sınıf meselelerinin anlaşılmasında anahtar bu noktadadır.
  • nurzdmralıntı yaptı2 yıl önce
    grup ise, bu anlamda bir sınıf olamıyor, ellerine geçirdikleri artığı tekrar üretime yatırarak bu yoldan bir artık elde eden sınıfa dönüşemiyorlardı. Üretim gücü sahibi olmadan ve sahipliğin gereği olan onu sağlamlaştırıcı üstyapı kurumlarını kurmadan artığın bir kısmını alabilmek devamlı olamazdı. Bu ilişkilerle birlikte Batıcılar, aydın kesimini temsil eder görünseler de halkla gerekli bir organik bağlantı kuramayacaklardı ve gerçekte çoklukla halka karşı düşebileceklerdi. İşte bu Batıcı grup, zaman zaman ele geçirdikleri iktidarda olsunlar, muhalefette olsunlar, Batı’daki tarihî gelişme modelinin tersine bir yönden Batılılaşmaya çalışan sözde bir akımı temsil ederler. Bürokrat olarak kabul edeceğimiz bu grup üretim güçlerinin daha süratli gelişimini engellemiştir, hatta bazı dönemlerde (özellikle Tanzimat’ta) açıkça üretim güçlerinin azalmasına dahi sebep olmuşlardır.
  • nurzdmralıntı yaptı2 yıl önce
    Batı’nın tarihî bir gelişim ile vardığı ekonomik düzenin benzerini yaratma olanağı bulunmadığı için, Batının ekonomik yapısına has, onun ortaya çıkardığı kurumları taklit etme yoluna girildi. Böylece Batılı anlamda bir “Civil Toplum” kurulur sanıldı! Oysa bu yoldan Batılılaşma, bir sosyal sistemin, yani dış kapitalizmin ekonomik tabanının ideolojisine, daha doğrusu onun çıkarlarına uygun bir ortam yaratmaya sebep olabilirdi. Nitekim de öyle oldu ve bu ortamdan da kapitalizm yararlanmasını bildi, kendine has yoldan çıkarları için Türkiye’ye girdi.
  • nurzdmralıntı yaptı3 yıl önce
    anaları tarafından Türkiye’yi yönetmek için doğurulmuş Ankara’nın sahibi olduğunu sananlardır. Bunların komünisti, liberali, müslümanı, faşisti arasında ciddi bir kalite farkı yoktur.
fb2epub
Dosyalarınızı sürükleyin ve bırakın (bir kerede en fazla 5 tane)