Aslında anlatılmayı haketmediği halde; burada kısa bir hikâye anlatmalıyım. Daha başlamadan, lejyonu yıkmak için çaba gösteren bizim asimile olmuşları demek istiyorum. Sadece bu çaba başarılı olamadı demek de yeterli idi. Ama bu kısa hikâye, İngiliz hükümet mekanizması açısından karakteristikti ve bizim bunun hakkında çok az bilgimiz vardı. Bizde hala, İngiltere’de herşey bir plan dâhilinde, dakik ve devlet ciddiyeti içersinde yürütülüyor efsanesi geçerli. Ama bu böyle değil. Çoğunlukla, Almanların “Rus ekonomisi” kavramına uygun bir tablo hakimdir. Bir odada bir karara varılır ve öbür odada buna karşı konulur. Sonunda herhangi bir orta bir yol bulunur, çünkü halkı “soğukkanlı ve becerikli bir irade “yönetir. Başka bir millet bu tür hükümet gelenekleri yüzünden her seferinde çok kötü durumlara düşerdi. Bunun en uygun bir örneği, Vehhabilerin, 1922’de Mekke Kralı Hüseyin’e karşı savaşı sırasında gerçekleşti. Avam Kamarası, aynı zamanda, Londra Hükümeti’nin Kral Hüseyin’e, Hindistan Hükümeti’nin de (orası da İngiltere sayılır) Vehhabilere para ve silah yardımı yaptığını resmen tespit etmişti. Bu harcamalar, hem İngiltere, hem de Hindistan devlet bütçe kayıtlarında görünüyordu, ama bunu ilk dönemlerde kimse farketmemişti.