İnceleme seyahatinden bahsedip duruyor. Bunlar boş sözler değil; ona çöl, mehtaplı gece lâzım: etraftaki çadırlarda, açık havada uzak menzilli yollarda bitkin bir hale gelen aç, hasta kazakları, kılavuzları, yükçüleri, doktoru, papazı uyurlar. Uyumıyan yalnız o. Stanley gibi portatif bir iskemleye kurularak kendini çölün hükümdarı, bu adamların efendisi hisseder. Bir tarafa doğru gider, gider.
Adamları inliyerek birbiri arkasından ölürler, yine gider. Nihayet o da- ölür; ama yine de çölün despotu, hükümdarı olarak kalır; çünkü mezarının haçı kervanlara otuz kırk mil uzaktan görünmekte, çölün üzerinde süzülmektedir. Bu adamın asker olmadığına acırım. O, mükemmel, dinî bir kumandan olabilirdi. Süvarisini nehirde boğabı lir, cesetlerden köprüler kurabilirdi. Harbde böyle bir cesaret ise her türlü tahkimattan, tabyadan daha lüzumludur. Ah, onu pek iyi anlıyorum! Söylesene: buralarda ne dolaşıyor? Burada ne arıyor?
Deniz hayvanlarını inceliyor.
Hayır, hayır azizim, hayır! Vapurda bir yolcu bilgin iıana Karadenizin hayvan bakamından fakir olduğunu, kükürtlü idrojenin çokluğu yüzünden bu denizin derinliğinde uzvi hayata imkân olmadığını söyledi. Bütün ciddî zoologlar N.’ poli ve Villefranche biyoloji istasyonlarında çalışmaktadırlar Fakat von Koren kendi basmadır, dik kafalıdır: Karadenizde kimse çalışmadığı içindir ki, o burada çalışıyor. Üniversite ile ijşrifini ke«îi. bilginleri, arkadaşlarını tanımak istemiyor
54
DÜELLO
Çünkü, o lifi- çcydc’n cince bir despottur, ondan sonra zoologdur. (Göreceksin: meşhur bir adam olacaktır.
Daha şimdiden, yolculuktan dönünce üniversitelerimizden entrikayı, iktidarsızlığı kaldırmak, bilginleri kıskıvrak bağlamak hülyasmdadır. Despotizm, harbde olduğu gibi ilimde dt kuvvetlidir. İki yıldır bu pis kasabada yaşıyo, çünkü köydt birinci olmak, şehirde ikinci olmaktan iyidir. 0, burada hen. kral, hem kartaldır. Bütün şehir halkını karşısında tirtıı titretiyor; otoritesiyle onları eziyor. Her şeye burnunu sokar, her işe karışır, her şeye ilgi gösterir. Ondan herkes korkar * Ben yakamı eline vermiyorum. Bunu’n farkında: onun içindir ki benden nefret ediyor. Beni yok etmek, yahut ağır hizmetr vermek gerektiğini sana söylememiş miydi?