“Ey aşk! Seni senelerce yaban ellerde, hoyrat dillerde aradım. Oysa bendeymişsin, bilememişim. Oyalanmışım. Kalakalmışım…”
-Şems-i Tebrizî-
Sonra eşyayı, bitkiyi, hayvanları, insanları ve evreni seversin zamanla. Bilirsin ki her şey O’dur aslında; ne yöne dönersen dön, O’nun aşkıyla yanarsın… Ve öyle bir an gelir ki, eşrefi mahlûkat olan insanoğlunun yükselebileceği en üst makama çıkarsın. Bu makam ki, adına MAKAM-I AŞK denir…
Ve o zaman anlarsın: “AŞK, iki iken bir olmaktır. AŞK, bizi en çok sevene gönül bağlamaktır.” Ve yine anlarsın ki bu makam pür-i pak AŞK’tır; sendeki bu hal, nar-ı beyza halidir. Dünyanın tüm kirlenmişliklerinden sıyrılır, BİR olanla BİR olursun…