Bedîüzzaman Said Nursî’nin senelerden beri hapisten hapse, zindandan zindana atılması ve menfadan menfaya sürülmesi ve kendisine daima tazyikler ve şiddetli zulüm ve dehşetli işkenceler yapılması ve onyedi defa zehir verilmesi, bir günde bir aylık azablar çektirilmesi, kendisinin ve Risale-i Nur Külliyatının hakkaniyet ve sıdkına birer canlı mühür ve birer parlak delildir. Meselâ: Hindistan’da sormuşlar: “Bedîüzzaman nasıl bir kimsedir?” Cevaben denilmiş ki: “Hasta, garib, fakir, mazlum, hediye ve sadakaları kabul etmeyen ve hâlen de çekmekte olduğu o kadar zulümlere rağmen altmış senedir davasından vazgeçmeyen bir ihtiyardır.” Onlar da: “Öyleyse o hakikat söylüyor ve küfr-ü mutlaka, dinsizlere, zındıklara boyun eğmiyor, riyakârlık etmiyor, dalkavukluk yapmıyor ve Kur’an ve İslâmiyete tesirli ve küllî bir hizmet yapıyor ki, onlar da ona zulüm etmişler.” demişler.