Fulden Ufacıkalıntı yaptı5 yıl önce
Emma, o kocaman kara gözlerini iri iri açarak:
– Değil mi, dedi.
Léon anlatıyordu:
– Hiçbir şey düşünmezsiniz. Saatler geçer. Görür gibi olduğunuz ülkelerde hiç kımıldamadan dolaşırsınız. Zihniniz, anlatılanlara dolanarak, ayrıntılara dalar ya da serüvenlere takılıp gider, romanın kişilerine karışır. Onların giysileri içinde yüreği atan sizsinizdir sanki.
Emma da:
– Doğru! Doğru, diyordu.
Léon:
– Hiç başınıza geldi mi, diye sordu. Eskiden aklınızdan geçmiş belli belirsiz bir düşünceye bir kitapta rastlarsınız, uzaktan gelen bulanık bir hayalin, en ince duygunuzun hepten ortaya serilişi gibi.
Emma:
– İçimde öyle bir şey duyduğum oldu, diye karşılık verdi.
Léon:
– İşte ben bunun için en çok ozanları severim, dedi. Ayaklı, uyaklı dizeler düzyazıdan daha içlidir, daha iyi ağlatır.
Emma:
– Yalnız, en sonunda insanı bıktırırlar da, diye bir çıkış yaptı. Ben şimdi,
  • mevcut değil
  • Yorum yapmak için katılın veya oturum açın
    fb2epub
    Dosyalarınızı sürükleyin ve bırakın (bir kerede en fazla 5 tane)