Aşk, sonsuzluğa duyulan özlemin duygularla sembolize edilmiş hali… Dolayısıyla karşı cinse duyulan aşk kadar, vatan aşkı, peygamber aşkı, Allah aşkı, meslek aşkı diye tabir ettiğimiz aşk çeşitleri de, gerçekte Hakikat’e, Hakk’a, yani bizi yaratan o Sonsuz Güç’e olan özlemden beslenmekte. O da öyle diyor ya: “Sonunda hepiniz bana döndürüleceksiniz.” diye… İşte o ”Dönüş”ün özlemi bu; istesek de istemesek de, korksak da korkmasak da… Mevlânâ korkmuyordu bu ”Dönüş”ten… Bilâkis, o buluşma anına, “Şeb-i Arûs” diyordu, yani düğün gecesi, yani sevgiliye kavuşma…