Eh, eğlendim işte; eğlendim, diye düşündü soluk sardunyalarıyla sallanan sepetlere bakarken. Ve un ufak olmuştu – neşesi, çünkü yarısı uydurmaydı her şeyin, kendisi de çok iyi biliyordu bunu; o kızla olan kaçamağı uydurmuştu; hayatın yarısını uydurur insan zaten, diye düşündü – kendini uydurmuştu; kızı uydurmuştu; nefis bir eğlence kurmuştu, hatta fazlasını. Hem garipti bunlar hem de son derece doğru; bütün bunları kimseyle paylaşamazdı – un ufak olmuştu.