Karadeniz’in küçük bir dağ köyünde başlayan hayat, ameliyathanelerden akademik kürsülere, oradan da insanın en derin iç dünyasına uzanıyor. Bu kitapta ünlü bir kanser cerrahı, sadece sağlık sistemine değil; beklentilere, alışkanlıklara ve konforlu suskunluklara da sorular yöneltiyor.
Sessizliğin neşteri, kişisel deneyimlerle örülmüş bir düşünsel yürüyüşü. Bazen sakin ve derin, bazen keskin ve sarsıcı. Özgünlüğün nasıl yalnızlığa, verimliliğin nasıl yabancılaşmaya dönüştüğünü açık bir dille anlatıyor. Kim olduğumuzla, kim olmamız gerektiğiyle ve bu ikisi arasındaki ince, sancılı mesafeyle yüzleşmeye çağırıyor.
Yazar, yolun sonunda bir hayat pusulası sunuyor: Zigana modeli. Bu model, sadece tıp için değil, anlam arayan herkes için. Sessizliğin ve sınırların ötesine geçen, bilinçli ve insanca bir gelişimin haritası.