Şükrü Erbaş

  • b3050498553alıntı yaptı2 yıl önce
    Durduğu yerde değersiz bir bütün olarak kalmaktansa, parçalana parçalana gitmenin büyük doğruluğuna inandırmıştı kendini
  • b3050498553alıntı yaptı2 yıl önce
    Güzellik, insanların gelecek düşlerinden çoktan çıkmıştı. Kimsenin ortak türküsü yoktu ve kimse türküsünü bir başına söyleyemiyordu. Bir yere gitmeden, gelecek birisini bekliyordu herkes. Koro halinde susuluyordu ve yalnızca yüksek sesle konuşanlara inanır olmuştu insanlar. İncelik yalnızlığa dönüşe dönüşe bitmişti. Şiddetin coğrafyasında elbette gökyüzü bir lükstü ve ancak yağmur yağınca anımsanıyordu. Gittiği en büyük uzaklık evinden işi olanlara, ne aşk, ne özgürlük, ne barış anlatılabilirdi. Seni korumak için karşı durdum tüm bunlara. Dünyayı senden geçirerek sevdim
  • b3050498553alıntı yaptı2 yıl önce
    İnsanın düşleri nasıl kendi gerçeğinden doğuyorsa kendi gerçeğinde gerçekleşmeli
  • b3050498553alıntı yaptı2 yıl önce
    Şaşırma yetisini yitirenin yaşama sevinci olur mu
  • b3050498553alıntı yaptı2 yıl önce
    Her şey sürekli olsun, dediğin yerlerdesin şimdi. Yürek çarpıntısını gövdesine yük sayan, yüz yıl sonrası bugünden bilinenlerin paydasını seçtin. Vakti belirsiz sevinçler taşıdım eşiklerine, alışkanlıklardan kurtarmak için seni. Ayrılığı bile bir ayrıcalık diye sundum da, sen kapıların hep aynı saatlerde açılıp kapanmasını bekledin. Bir lambadan alıyor ışığını artık gövden
  • b3050498553alıntı yaptı2 yıl önce
    Bir akarsudan doğurmak istemiştim seni. Az az yaşayarak uzatmak ömrünü. Sen evcilliği kalıcı
  • b3050498553alıntı yaptı2 yıl önce
    kalıcı sandın. Bir adres istedin aşka. Komşular, bildik sokaklar, aynı saatlerde aynı konuşmalar, hiçbir şeyi gizlemeyen perdeler, başkalarıyla yağmalanmış düşler. Güvenlik duygusunu dünyaya yeğleyen... Senin yalnızlık dediğin yerde atıyor ayrıcalığın ve güzelliğin kalbi. Gözbebeklerindeki ağrıya inan ne olur. Ölümün eşiğindeki pişmanlığı söylüyorum sana.
    Dün akşam aldım seni yanıma; gücenikliğini aldım, vazgeçişini; ilk karşılaştığımız günkü sesini; benim dönüp dönüp gidişlerimi, senin gittikçe bir kuyuya benzeyen suskunluğunu... Yolların kentten koptuğu bir uzaklığa varıp durdum. Sonra bir ağacın yalnızlığına oturdum. Üşüyen yerlerini aldım kirpiklerimin arasına, sana dünyayı gösterdim uzaktan. Güneşin büyüsünü, taşların sesini; nasıl yer değiştirdiğini dağların. Onca çokluğuna karşı yıldızların yalnızlığından söz ettim. Hiçbir şeyin bize uzak olmadığından. İnsan sustuğu yerde yenilmez her zaman, dedim. Gözleri içine göllenen hapislerin ufkunu anlattım
  • b3050498553alıntı yaptı2 yıl önce
    Gözyaşını küçümseyenin acısı da olmaz sevinci de, dedim. Oğlundan kalan tek parmağı törenle gömen Dersimli annenin büyük suskunluğunu andım saygıyla. Azalan bir bütün olmaktansa parçalanarak çoğalmanın ne anlama geldiğinden söz ettim.
    Kâküllerine düşen çiy tanelerini topladım sabaha karşı. Doğan günden kırmızılar sürdüm yanağına. Saçının telinden tırnağının ucuna dek öptüm incelikle. Sonra alıp yalnızlığımı yanıma, biraz daha tutkun, biraz daha iyimser, döndüm yeniden bıraktığın boşluklara
  • b3050498553alıntı yaptı2 yıl önce
    İki yenilgiden, yaşama sevinci adına bir olanak yaratmanın acemi bilgeleriydik
  • Elif kamacıalıntı yaptı2 yıl önce
    Alışkanlıklara yenilmedim ben, seni bir alışkanlığa dönüştürmek istemedim yalnızca.
fb2epub
Dosyalarınızı sürükleyin ve bırakın (bir kerede en fazla 5 tane)