Gülser Erçel

  • b5100845609alıntı yaptı2 yıl önce
    Yazmak, kendini yanlış anlaşılmaya ve anlaşılmamaya maruz bırakmak demektir.
  • b5100845609alıntı yaptı2 yıl önce
    ”Dünyadaki kötülüklerin çoğunun temelinde, başkasının var olan veya olası sorunlarını görmezden gelmek yatar, iyi niyetli yaklaşımlar da altyapıca yetersiz ise, kötü bir niyetinki kadar tahribata yol açabilir. “
  • b5100845609alıntı yaptı2 yıl önce
    Okulda babamın mesleği sorulduğu zaman, ben de “yazar” diye yanıt verdiğimde dert oluyordu bu bana. Marangoz bir meslek erbabıdır. Ya yazar? Evde kalıp çalışma masasının başında bir şeyler karalayan adam miskinin teki sayılır...
  • b5100845609alıntı yaptı2 yıl önce
    Sanat bence, en büyük sayıda insanı, ortak acılar ve sevinçlerle coşturan imgeleri, biçimleri bulmaktır.
    O halde sanat, sanatçıyı insanlardan uzak durmamaya mecbur eder; onu, en gündelik ve en evrensel gerçeğe bağlar. Ve çoğu kez, kendilerini başkalarından ayrı gördükleri için, sanatı seçenler kısa bir zaman sonra şunu anlarlar: sanatlarını ve farklılıklarını ancak herkesle benzerliklerini ortaya koyarak görebilirler. Sanatçı, kendini bu başkalarına gidip gelme ile yoğurur, çünkü o, vazgeçemediği güzellik ve kopamadığı topluluk arasındadır. Onun için gerçek sanatçılar hiçbir şeyi hakir görmezler; yargılamaya değil, anlamaya çalışırlar. Ve dünyada tutacakları bir yer varsa, o da, Nietzsche’nin çok güzel söylediği gibi, yargıcın değil, işçi olsun aydın olsun, yaratıcının başında olduğu bir dünya olacaktır.
  • b5100845609alıntı yaptı2 yıl önce
    Zorbalık milyonlarca taraftarıyla onu yalnızlığından ayıramaz, onlara ayak uydurmaya kalkışsa bile, hatta, asıl o zaman yalnız kalır.
  • b5100845609alıntı yaptı2 yıl önce
    Gazeteciler aracılığıyla kendi suçunun gündemde daha iyi şeyler olmadığı için gazetelerde maksatlı haber yapıldığını öğrenince daha daha şaşırır. (“Biliyorsunuz, sizin davayı biraz da biz hazırladık. Bilirsiniz, yaz mevsimi gazeteler için ölü mevsimdir. İşe yarar türden bir sizin olayınız vardı, bir de baba katilinki” (s. 80)
  • b5100845609alıntı yaptı2 yıl önce
    Her nesil, şüphesiz, kendisini dünyayı değiştirmekle yükümlü hisseder. Benim neslim bunu yapamayacağını biliyor. Ama belki de daha büyük bir görevi var. Bu görev dünyanın kendi kendisini yok etmesini önlemek. Düşmüş devrimlerin, çıldırmış tekniklerin, ölü tanrıların ve yorgun ideolojilerin, bugün her şeyi yıkabilen ama artık inandırıcılığı kalmayan zayıf iktidarların; zekanın, nefretin ve zulmün uşağı haline gelecek kadar alçalabildiği kokuşmuş bir tarihin mirasçısı olan bu nesil, kendi içinde ve çevresinde, sadece kendi olumsuzlukla
  • b5100845609alıntı yaptı2 yıl önce
    Sanatçı, tanım gereği, tarihi yapanların buyruğuna giremez bugün: tersine, ona katılanların buyruğundadır. Yoksa yalnız başına ve sanatının uzağında kalır.
  • b5100845609alıntı yaptı2 yıl önce
    Sanatçının işi en büyük sayıda insanı bir araya getirmek olduğu için, yalanla ve kölelikle anlaşma yapamaz, çünkü her ikisi de, bulundukları yerde yalnızlıkları ağırlaştırırlar. Tek tek olarak mazeretlerimiz ne olursa olsun, soylu yazarlık sanatı, korunması güç olan şu iki ödeve bağlı kalacaktır: Bilerek yalan söylememek ve insanın insanı ezmesine karşı koymak.
  • b5100845609alıntı yaptı2 yıl önce
    Çünkü her şeyin anlamsız olduğunu söylediğimiz anda bile anlamlı bir şey söylemiş oluyoruz.
fb2epub
Dosyalarınızı sürükleyin ve bırakın (bir kerede en fazla 5 tane)