Seval Erden İmamoğlu

Eşitlik teorisine göre, ilişkide eşitlik ya da adil olma, tarafların birbirini kullanmamaları ve her iki tarafında ihtiyacının eşit şekilde giderilmesini işaret etmektedir. Böylece taraflar birbirine eşit oranda fayda sağlamaktadırlar. Taraflardan birinin diğerini kullanması ve ayrımcılık yapması, ilişkilerde eşitsizlik ya da adaletsizlik algısının oluşmasına neden olmaktadır. Algılanmakta olan adaletsizlik, tarafları ilişkiden tatminsizlik duymaya itmekte, zaman içerisinde bu tatminsizlik, bireylerin bağlanımlarını olumsuz etkilemekte ve ilişkiler sonlandırılmaktadır (Sprecher, 1988).

Gerginlikler, herhangi bir ilişkideki tarafların duygusal ihtiyaçlarının çatışması sonucu oluşmaktadır. İlişkisel diyaloglar, ilişkideki çatışan ihtiyaçlar arasında denge sağlamaktadır. Teorik olarak sağlıklı ilişki, bireyin hem kendi hem de karşı tarafın ihtiyaçları arasında kabul edilebilir denge kurmak ile mümkün olabilmektedir

Diğerleri ile ilişkilerinde olumlu ve olumsuz duygulanımlar yaşayan bireyin, bu duygularını özellikle öfke, korku ve kin gibi olumsuz duyguları ifade etme eğilimi duygusallık eğilimi; bireyin tipik olarak gösterdiği fiziksel hareketlerin derecesi de aktivite eğilimi olarak tanımlanmaktadır. İlişki içerisinde bireyin, kasıtlı olmadan, bir hareketten diğerine geçme ve kendini kontrol etmede güçlük yaşama derecesi dürtüsellik eğilimini; dışa dönük ve arkadaşça davranışlar sergileme ve diğerleri ile birlikte olmaktan hoşlanma ve uygun ortamlar araması da sosyal eğilimini işaret etmektedir.