Cehennemin gidilecek bir yer olmadığını artık biliyordu. Herhangi bir şey olabilirdi cehennem ve hiç anlamadan, fark etmeden sahip olabilirdiniz o cehenneme. Ada için Deniz’in kendisine duyduğu tiksinti, Deniz için Duru’nun ihaneti, köşede bekleyen şu mahvolmuş küçük çocuk için belki de annesizlik, kaldırıma oturmuş şu adam için yavrusunun kalbine saplanan bir bıçak, ölmek üzere olan şu köpek için belki de susuzluk… Cehennem sınırlandırılmış bir yer değildi, anlamı parçalayan bir şeydi. İnsana yapışan, nereye giderse gitsin yanında götüreceği, ne kadar savaşırsa savaşsın yenemeyeceği, kaçıp kurtulamayacağı bir an ve bir kere bulaştı mı asla geçmeyecek bir haldi.