Vahap Akbaş

Mehmed Akif'ten Nükteler

Kitap eklendiğinde bana bildir
Bu kitabı okumak için Bookmate’e EPUB ya da FB2 dosyası yükleyin. Bir kitabı nasıl yüklerim?
  • Yüksel Özalıntı yaptıgeçen yıl
    Yine Hasan Basri Bey anlatıyor:
    Müthiş bir kış günündeyiz. Akif’i bir ceketle görüyoruz. Üşüyor. Hissettirmemeye çalışıyor. Araştırdım; paltosunu evinin kapısına gelen çıplak bir fakire giydirmiş!
    Evet, o zaman Akif 150-180 lira kadar mebusluk tahsisatı alıyordu. Fakat “o bir istasyon, para bir trendi”. Cömertliği isar1 derecesine yükselmişti.
  • Yüksel Özalıntı yaptıgeçen yıl
    Hasan Basri Çantay, Akif’in nefis ve zarif Nasreddin Hoca fıkralarını çok beğendiğini, zaman zaman bunları anlattığını yazar ve şu iki örneği verir:
    Hoca’ya “Gül gibi karın var” demişler.
    “Evet” demiş, “ben de hissediyorum; çünkü dikenleri var!”
  • Yüksel Özalıntı yaptıgeçen yıl
    Matbaatü’ş Şebab’dır
  • Yüksel Özalıntı yaptıgeçen yıl
    eyyebetni Matbaatü’ş Şebab”
  • Yüksel Özalıntı yaptıgeçen yıl
    unu bilmem ki yarın hangi imam paklayacak?
    Huyu dersen, bir adamcıl ki sokulmaz adama...
    Bâri bir parça alışsaydı ya son son, arama!
    Yola gelmez şehirin soysuzu, yoktur kolayı.
    Yanılıp hoşbeş eden oldu mu, tınmaz da ayı,
    Bir bakar insana yan yan ki, yuz olmuş manda,
    Canı yandıkça, döner öyle bakar nalbanda.
    Bir selâm ver be herif! Ağzın aşınmaz ya... Hayır,
    Ne bilir vermeyi hayvan, ne de sen versen alır.
  • Yüksel Özalıntı yaptıgeçen yıl
    Seyfi Baba’dan alınan şu mısralarda ironiye destek olarak mübalağa o kadar ölçülü ve ustalıklı kullanılmış ki bu durum adeta doğallığı sağlayan bir durum haline gelmiş. Bunda, izlenim uyandırmadaki başarı da etkili olmuş.
    Sopa sağ elde, kırık camlı fener sol elde;
    Boşanan yağmur iliklerde, çamur ta belde.
    Hani, çoktan gömülen kaldırımın, hortlayarak,
    "Gel!" diyen taşları kurtarmasa, insan batacak.
    Saksağanlar gibi sektikçe birinden birine,
    Boğuyordum müteveffayı bütün âferine.
    Sormayın derdimi, bitmez mi o taşlar, giderek,
    Düştü artık bize göllerde pekâlâ yüzmek!
    Yakamozlar saçarak her tarafından fenerim,
    Çifte sandal, yüzüyorduk, o yüzer, ben yüzerim!
    Çok mu yüzdük, bilemem, toprağı bulduk neyse;
    Fenerim başladı etrâfını tek tük hisse.
    Asım’daki şu mısralarda da aynı zenginlik, canlılık vardır. Tabiî bunların yanında etkili bir eleştiri de içermektedir metin:
    Görmeliydin o muallim denilen maskarayı.
    Geberir, câmie girmez, ne oruç var, ne namaz;
    Gusül abdestini Allah bilir amma tanımaz.
    Yelde izler bırakır gezdi mi bir çiş kokusu;
    Ebenin teknesi, ömründe pisin gördüğü su!
    Kaynayıp çifte kazan, aksa da çamçak çamçak,
  • Yüksel Özalıntı yaptıgeçen yıl
    Küfe ve Seyfi Baba manzumelerinin başındaki sokak tasvirleri, Mahalle Kahvesi’ndeki tasvirler, Süleymaniye Kürsüsünde’nin başındaki köprü tasviri, Berlin Hatıraları’ndaki tren, sokak, otel tasvirleri, Asım’daki köylü Mestanlı Ağa’nın gözüyle çizilen öğretmen portresi Safahat’ın en güzel bölümleri arasındadır ve bunların hepsinde son derece ustalıkla işlenmiş ironi vardır. İroni de eni sonu bir dil olayıdır. Dildeki ustalıkla paralel giden bir şey
  • Yüksel Özalıntı yaptıgeçen yıl
    ikâye halimizin aynıdır…”, “Hikâye çok iyi anlatıyor halkımızın halini…” gibi cümlel
  • Yüksel Özalıntı yaptıgeçen yıl
    Kur’an-ı Kerim kaynaklı şiirlerinde, lirik şiirlerinde bunlardan yararlanma gereği duymaz. Ancak daha çok manzum hikâyelerinde, diyaloglara dayanan uzun şiirlerinde bu fıkraları ve Sadî, Mevlana gibi bilge kişilere ait nükteli hikayeleri, onlara çeşitli işlevler yükleyerek kullanır. Genellikle bir durumu, bir
  • Yüksel Özalıntı yaptıgeçen yıl
    Ressam Haklı, Şair Huzurunda Münekkid g
fb2epub
Dosyalarınızı sürükleyin ve bırakın (bir kerede en fazla 5 tane)