Fuat Sezgin

Bilim Tarihi Sohbetleri

Kitap eklendiğinde bana bildir
Bu kitabı okumak için Bookmate’e EPUB ya da FB2 dosyası yükleyin. Bir kitabı nasıl yüklerim?
  • Murat Özarpacıalıntı yaptı6 yıl önce
    Müslümanlar Portekiz’i ellerinde tuttukları tarihte birçok sefer Lizbon’dan kalkarak Asya’nın doğusuna ulaşmaya çalıştılar. Lizbon’da bir cadde miladî 1154ten evvel o yola çıkan denizcilerin adını taşıyordu: Darbü ’l-magrûrîn (Yollarını kaybedenler). Büyük âlim el-Bîrûnî’nin (öl. 1048) şu konudaki sözü çok önemli: «Okyanus bildiğimiz yaşanılan kara kütlesini ve bunun iki yanı arasında bulunması mümkün olan karaları veya insanların yaşadığı adaları birbirinden ayırıyor.»
  • Murat Özarpacıalıntı yaptı6 yıl önce
    Halife el-Me’mûn yapılmasını istediği dünya haritası için her şeyden önce ekvatorun 1/360’ından ibaret bulunan bir boylam derecesinin gerçek uzunluğunun ölçülmesi ile bir grup bilgini görevlendirdi. Onlar 9’cu yüzyılın başlarında Kuzey Irak’taki Sincâr ovasında sonra da Kuzey Suriye’de Tedmur’da usturlâplarla, çubuk ve ip kullanarak bu işi gerçekleştirdiler. O bilginler çok sefer tekrarladıkları ölçme sonuçlarının ortalaması olarak bir boylam derecesinin uzunluğunu 56 2/3 mil, yani ekvatorun uzunluğunu 40.000 kilometreye yakın buldular. Modern coğrafyanın tanıdığı ekvator uzunluğu bu çok titiz yürütülen bilimsel çalışmanın sonucuna dayanıyor.
  • Murat Özarpacıalıntı yaptı6 yıl önce
    Müslümanlar ekvatorun uzunluğunu nasıl buldular?
  • Murat Özarpacıalıntı yaptı6 yıl önce
    Tanıyabiliyorsa bir kimse kendini
    Ve baskalarını, görecektir burda da
    Doğu ve Batı’nın
    Birbirinden ayrılamaz olduğunu.
    J.W. von Goethe
    (Doğu Batı Divanı)
  • Murat Özarpacıalıntı yaptı6 yıl önce
    Eğer Müslümanlar son yüz, özellikle son elli yıl zarfında kendi kültür dünyalarının bilimler tarihinde büyük, daha doğrusu çok büyük bir yeri olduğu bilincini edinmeye başladılarsa bunu, hayatlarını İslam’daki doğal bilimlerin araştırmasına adayan birçok büyük oryantaliste borçludurlar.
  • Murat Özarpacıalıntı yaptı6 yıl önce
    «Herhangi bir kişi eğer gerçeği öğrenmek istiyorsa, bu, onun kendini geçen kuşakların kitaplarına sarılıp, onlara karşı duyduğu iyimserliğe kaptırmakla sağlanmaz, o böyle bir davranışı yasak sayarak, tam anlayıp anlamadığı yönünde titizlik gösterir, ispat ve delile dayanır, noksanlık ve yanlışlıklara mahkûm bir beşer olan yazarın sözüne değil. Bilim kitaplarına karşı, araştırmacı, maksadı gerçeği bilmek ise okuduğu her şeye karşı kendini bir düşman durumuna sokmalıdır, metni ve kenar notlarını delik deşik edip, her yönden hücum halinde görmeli, ama o bu düşmanlık tavrında ne insafı unutmalı, ne de müsamahakâr davranmalıdır. Eğer o ancak böyle hareket ederse, gerçek ona kucağını açacak ve ona öncellerinin ifadelerindeki noksan ve kuşkulu taraflar gözükmeye başlayacaktır.»
    (İbnü’l-Heysem, öl. 1041 dolayı)
  • Murat Özarpacıalıntı yaptı6 yıl önce
    BEN herkesin kendi çalışmasında yapması gerekeni yaptım: Öncellerinin başarılarını minnettarlıkla karşılamak, onların yanlışlarını ürkmeden doğrultmak, kendisine gerçek olarak görüneni gelecek kuşağa ve sonrakilere emanet etmek. (El-Bîrûnî, öl. 1048)
  • Murat Özarpacıalıntı yaptı6 yıl önce
    EVREN bütün değişmelerine rağmen bir düzen ve bütün ayrıntılarına rağmen bir ahenk içindedir. (İbnü’l-Heysem, öl. 1040 dolayı)
  • Murat Özarpacıalıntı yaptı6 yıl önce
    düzeye ulaştırmaktan başka, birçok yeni bilimleri ortaya koydular, diğer bir kısmını başlangıç yollarına soktular. Bütün uygarlıklarda olduğu gibi, onların da kısa veya uzun bir süreden sonra yıpranmaları, aşınmaları, yaşlanmaları, yerlerini bir veya bir kaç ardıla bırakmaları kaçınılmazdı. Onlar bu kaderi miladî 711 yılında İspanya’ya ayak basmakla çizdiler. Onuncu yüzyıldan beri kitaplarının Latinceye tercüme edilmeye başlamasıyla ardıllarının okul temelleri atılmıştı. On altıncı yüzyılın başında öncülün bilimde daha hükümranlık durumunu kaybetmediği bir sırada, ardıl yaratıcılık evresinin eşiğine ayak basmıştı. Fazla değil, ancak bir yüzyıl, yaşlının gence önderlik yerini bırakması için yetmişti. Bu tarihî bağlantı, öncül ile ardıl arasındaki bütünlük gerçeği ne yazık ki, henüz her ikisinde bilinç sahasına çıkmış olmaktan çok uzak. Bilim tarihçilerini bu yönde yerine getirecekleri büyük ödev bekliyor. Onlara on sekizinci yüzyıldan miras kalan kalıplaşmış hükümlerden silkinmeleri için, çalışkan oryantalist yoldaşları gerekli yolları döşediler.
  • Murat Özarpacıalıntı yaptı6 yıl önce
    Müslümanlar tarih sahnesine çıkışlarının ilk yüzyılında korkusuz, tereddütsüz ve giderilmek tanımayan bir bilme, öğrenme susaması ile diğer kültür dünyalarının, bahusus Yunanlıların bilim miraslarını almaya başladılar. Dokuzuncu yüzyılın ortalarında hemen hemen her alanda alma ve özümleme evrelerini geride bırakarak yaratıcılığa geçtiler. Onlar devraldıklarını çok yüksek bir
fb2epub
Dosyalarınızı sürükleyin ve bırakın (bir kerede en fazla 5 tane)