Nigel Warburton

Felsefenin Kısa Tarihi

Kitap eklendiğinde bana bildir
Bu kitabı okumak için Bookmate’e EPUB ya da FB2 dosyası yükleyin. Bir kitabı nasıl yüklerim?
  • Muzaffar Israfilovalıntı yaptı2 yıl önce
    Yanlış olabileceği gösterilebilen tahminler yapar. "Etrafımdaki görünmez, fark edilmez periler bana bu cümleyi yazdırıyor" dersem, o zaman bu ifademin yanlış olduğunu kanıtlayacak bir gözlem yapamazsınız. Periler görünmezse ve hiçbir iz bırakmıyorlarsa var oldukları iddiasının yanlış olduğunu göstermenin yolu yoktur. Bu yanlışlanabilir-olmayan bir ifadedir, dolayısıyla bilimsel bir ifade olmaktan çok uzaktır.
  • Muzaffar Israfilovalıntı yaptı2 yıl önce
    kafede bir garsonu tasvir eder. Bu garson, âdeta bir tür kuklaymışçasına, son derece stilize bir biçimde hareket eder. Her şeyiyle kendini tamamıyla garson rolüyle tanımladığı izlenimini verir, başka bir seçeneği yokmuş gibidir. Tepsiyi tutma şekli, masalar arasında hareket edişi, hepsi bir

    dansın parçasıdır. Bu dans eden kişinin değil, garsonluk mesleğinin koreografisini yaptığı bir danstır.
  • Muzaffar Israfilovalıntı yaptı2 yıl önce
    İşte Russell paradoksundan bir örnek. Köyün birinde yaşayan ve kendisi tıraş olmayan herkesi tıraş eden bir berber hayal edin. Orada yaşasaydım, muhtemelen kendim tıraş olurdum. Her gün berbere gidip tıraş olacak kadar düzenli biri olduğumu düşünmüyorum, zaten kendi tıraşımı kendim yapabilirim. Dahası, muhtemelen benim için çok pahalı olurdu. Diyelim ki kendi tıraşımı kendim yapmak istemedim, bu durumda beni tıraş edecek kişi berber olurdu. Ama burada berberin durumu ne olur? Berberin yalnızca kendi tıraş olmayanları tıraş etmesine izin verilmişti. Bu kural gereğince, kendini bile tıraş edemez, çünkü yalnızca kendisi tıraş olmayanları tıraş edebilir. Bu onun için zor olacaktır. Genellikle köyde biri kendi tıraş olmadığında onu tıraş eden berberdir. Ama kurala göre berber bunu yapamaz, çünkü bu durumda, kendini tıraş etmiş biri haline gelir —gelgelelim, berber, yalnızca kendi tıraş olmayanları tıraş eder.
  • Muzaffar Israfilovalıntı yaptı2 yıl önce
    Örneğin tohumları eşelemek için uygun gagaya sahip olan bir kuş, etrafta pek çok tohumun olduğu adada daha rahat yaşayabilirdi, ama ana besin kaynağının kırılması gereken kabuklu yemişler olduğu bir adada sıkıntı çekiyordu. Gaga biçiminden dolayı yemek bulmakta zorlanan kuş, çiftleşecek ve soyunu devam ettirecek kadar uzun hayatta kalamazdı. Bu durumda gaga biçiminin sonraki kuşaklara geçme şansı azalırdı. Yemek bulmaya uyumlu gaga yapısı olan kuşların, özelliklerini yeni nesillere geçirme şansı daha fazlaydı. Bol tohum olan adalarda, tohum yemek için uygun gagası olan kuşlar baskın hale geliyordu. Binlerce yıl boyunca bu, adaya gelen ilk türden oldukça farklı yeni bir türün ortaya çıkmasına neden oluyordu. Uygun gaga yapısına sahip olmayan kuşlar zamanla ortadan kalkıyordu.
  • Muzaffar Israfilovalıntı yaptı2 yıl önce
    Anselmus ressam örneğini kullanıyordu. Ressam, resmini yapmadan önce bir sahne hayal eder. Bir aşamada hayal ettiğini resmeder. Böylece resim, hem zihninde hem de gerçekte var olur. Tanrı, bu örnekten farklıdır. Anselmus, Tanrı gerçekte var olmadan bir Tanrı fikrine sahip olmamızın mantıksal olarak imkânsız olduğuna inanıyordu; halbuki, tasarladığı resmi hiç yapmamış bir ressamı kolayca hayal edebiliriz, yani resim dünyada değil, sadece ressamın zihninde var olmuştur. Tanrı, bunun gibi yegâne varlıktır: Kendimizle çelişmeden, var olmayan herhangi başka bir şeyi tasavvur edebiliriz. Eğer gerçekten Tanrının ne olduğunu anlarsak, Tanrının var olmamasının imkânsız olduğunu da fark ederiz.
  • Xuraman Memmedovaalıntı yaptı3 yıl önce
    Yirminci yüzyıl filozoflarından Gilbert Ryle, bu görüşü makinedeki hayalet miti olarak alaya aldı. Beden bir makine, ruh ise onun içinde yaşayan hayaletti.
  • Xuraman Memmedovaalıntı yaptı3 yıl önce
    Descartes, kesinlik arayışına ilk önce duyular yoluyla elde edilen kanıtlarla başladı: Görme, dokunma, tatma, işitme ve koklama. Duyularımıza güvenebilir miyiz? Tam olarak güvenemeyeceğimiz sonucuna vardı Descartes. Duyularımız bazen bizi aldatabilirdi. Bize hata yaptırabilirdi. Görme duyunuzu düşünün. Görme yeteneğinize her zaman güvenebilir misiniz? Gözleriniz her zaman size sadık mıdır?
    Örneğin suya soktuğunuz çubuk, ona belli bir açıdan bakıldığında bükülmüş görünür. Kare şeklindeki bir kule, uzaktan bakıldığında yuvarlak gibi gözükebilir. Her birimiz zaman zaman görme duyumuzla ilgili sıkıntı yaşarız. Descartes sizi önceden aldatan bir şeye güvenmenizin doğru olmayacağını düşünür. Bu yüzden de duyularımızın tamamen güvenilir olduğunu kabul etmez.
  • Xuraman Memmedovaalıntı yaptı3 yıl önce
    "Leviathan," Kutsal Kitap'ta tasvir edilen devasa bir deniz canavarıydı. Hobbes içinse devletin muazzam gücüne bir göndermeydi
  • Xuraman Memmedovaalıntı yaptı3 yıl önce
    Maniciler, iyiliğin, insanın içindeki ruhtan geldiğine inandılar. Kötülük ise tüm zaafları, arzuları ve yoldan çıkartan eğilimleriyle bedenden gelmekteydi.
  • Muzaffar Israfilovalıntı yaptı2 yıl önce
    Dünyada en kötü şartlarda yaşayan insanlara bağımsız yaşamalarını sağlayacak gücü verecek şekilde yardım etmesi muhtemel kurumlara katkıda bulunmamız gerektiğini söyler. Onun mesajı açıktır: Diğer insanların hayatına, neredeyse kesin bir şekilde, somut bir etkiniz olabilir ve olması da gerekir.
fb2epub
Dosyalarınızı sürükleyin ve bırakın (bir kerede en fazla 5 tane)