Hastanelerin değişmez ikilisi müdür-mümessil. Sende kocaman çanta (şükür şimdi tablet oldu), onda içinde hiçbir zaman ne yazdığını bilemediğin efsane ajanda. Ama bir ekibin parçasıyız.
Hep söylemezler mi ekip ruhu çok önemli diye, evet çok önemli… Biz de o gün ekip ruhunu temsilen sıradan bir ikili ziyaret günü yaşıyoruz. Malum hastanelere giriş yasakları had safhada, şeriflerle köşe kapmaca oynuyoruz. Sanki “Görevimiz Tehlike.” Ana kapıyı atlattık. Müdürüm gelmiş, üstün sunum tekniklerimi sergilemek üzere poliklinik önünde boş bir bekleme koltuğunda laflıyoruz hasta gibi… O eczaneye kaç kutu verdik, burada kaç kutu kaldı, kampanya var ne satarız, ee hepiniz biliyorsunuz artık BU AY ÇOK ÖNEMLİ…
Sevgili yöneticim ve ben, hep planlar, aksiyonlar, IMS’ler sonuçlar, sonuçlar…
En heyecanlı yerinde deşifre olduk, şerif bizi yakaladı. Tam kestiremese de başhekimden almış olduğu yetkiye dayanarak “MÜMESSİL GİREMEZ” diyecek bir kere. Ama ya mümessil değilseler. Ve dayanamadı o soruyu sordu
— Mümessil misiniz?
Evet desem dışarı çıkaracak. Hayır desem elde broşür, takım elbise, araba anahtarı elimde… Her yerden fire veriyoruz. Ama sağ olsun yılların tecrübesi, sevgili yöneticim imdadıma yetişti. Hemen sazı eline aldı ve ekip ruhunu yansıtan o kelimeler döküldü ağzından beni göstererek.
— Arkadaş mümessil, ben değilim.
İşte o an güvenlikle dışarı çıkarken anladım “nasıl müdür olunuyor”…