bookmate game
Necip Fazıl Kısakürek

Doğru Yolun Sapık Kolları

Kitap eklendiğinde bana bildir
Bu kitabı okumak için Bookmate’e EPUB ya da FB2 dosyası yükleyin. Bir kitabı nasıl yüklerim?
  • Muhammed Öğütçüalıntı yaptı6 yıl önce
    Şimdi bu teşhislerimizin vesikalarını, her iki cinnet kutbunun kitaplarından kısa parçalarla gösterelim:
    Bâb (Bağdat müftüsüne mektubundan): «Allah benden önce (M...d)i göndermiş olduğu gibi şimdi beni göndermiştir. Sizin bildiğiniz her şeyi kaldırdık.»
    Bâb (El’Beyan):
    – «Ben (M...d)den daha faziletliyim! Benim Kur’anım da onunkinden daha üstündür!»
    Bâb (El’Beyan):
    – «Bütün isimler O’nun ismidir. Aslında bütün sıfatlar O’nun sıfatıdır.!»
    Sapık tasavvuf anlayışının «Heme Ost-her şey odur» iddiasiyle, gerçek ledün ilmi görüşünün «Heme ez Ost-her şey ondandır» hükmü arasındaki, dağbaşı ve uçurum dibi farkını ve Bâb’ın hangi noktada bulunduğunu göstermeye yukarıdaki satırlar yeter.
  • Muhammed Öğütçüalıntı yaptı6 yıl önce
    Allah’ın Resulü mübarek parmaklarını Necid istikametine döndürüp buyuruyorlar.
    – «Fitne, münafıklık, fesat, dinsizlik, karışıklık, bozgunculuk, işte bu yönden gelecektir!»
    Başka bir kıymet hükmüne ne hacet!..
  • Muhammed Öğütçüalıntı yaptı6 yıl önce
    anlayışları, «semaların ve arzın nuru» olduğunu bildiren Allah’ı, nurundan ayırmaya kalkmaktan başka bir şey değildir.
    Ve bu ana nokta etrafında şu ölçüler:
    Hiçbir inceliğine nüfuz etmeksizin sadece kitap ve Sünnete bağlanmak iddiası ve «İcmâ» ve «kıyas» gibi iki hayatî vasıtanın kökünden iptali...
    Kendilerinin bir de «selefiye»cilik iddiasiyle Sahabiler yolunda gittikleri yalanı ve Vehhabilik dışındakilerin küfürle suçlandırılması... Birtakım hurafeler ve uydurmalarla bir arada Sünnet Ehli itikadınca makbul bazı esrar tecellilerinin, tesbih çekmeye kadar şirk sayılması...
    Tasavvufun topyekûn inkârı ve iç âleme kapıların tamamen kapalı tutulması...
    Netice, uçurtmanın kafasını kesip kuyruğunu havada durdurmaya çalışmak derecesinde
  • Muhammed Öğütçüalıntı yaptı6 yıl önce
    tanıdıkları ve en doğru tanımanın kendi mezheplerinde olduğu iddiasındadır. Ruha, ruhaniyete, onun ölüm sonrası devam ve tasarrufuna inanmaksızın Allah’a nasıl inanılabilir, veya Allah’a inanıp da ruh nasıl inkâr edilebilir? Hem göze inan, hem de onun gördüğüne inanma, olur mu?.
    Sorarsanız «inanıyoruz!» diyeceklerdir. Fakat zoraki bir inanıştan sonra gizli bir inkâr içinde o inanıştan kurtulmaya çabaladıklarını teslim etmeyeceklerdir. İnsanı, öldükten sonra sıfıra ulaşmış kabul edenler, bütün iz ve işaretlerini yeryüzünden silenler ve Allah Resulünü ziyareti bile günah sayıcı bir anlayıştan gelenler, hangi tevil yoluna saparlarsa sapsınlar, öteleri, ötelerin hikmetlerini kabul etmemek mevkiindedirler. Hendese dâvalarında olduğu gibi, onların zâhirde bu derece mübalağalı görünmeyen ölçü çizgilerini uzatacak olursanız teslim edeceksiniz ki
  • Muhammed Öğütçüalıntı yaptı6 yıl önce
    VEHHÂBİLİK
    (Lenin) nasıl (Marks)ın tatbikçisi olduysa İbn-i Abdülvehhab da, asıl tatbikçi amelesini Suudiler kolunda bularak İbn-i Teymiyye kafasının maddeye nakşedicisi oldu.
    Ancak İkinci Abdülhamid devrinde biraz nefes alır ve etrafı görür gibi olan biricik İslâm devletinin zaafından ve onun sahte inkılâpçılar eliyle yediği darbelerden de faydalanarak geldiler.
    Gitgide sulandırılan ve usta bir siyaset adamı evvelki Melik devrinde pek dışa vurulmayan Vehhâbilik, nihayet öğretim ve eğitim plânına inhisar ettirilerek politika ve idare perdesinde göze çarptırılmaz oldu.
    En kısa ve özlü ifadeyle, nedir şu Vehhâbilik; ve ölçüleri nelerden ibaret?
    Vehhâbilik, İbn-i Teymiyye bahsinde kullandığımız tabirle, bir nevi İslâm materyalizmasıdır ve materyalizmanın son durağı Allah’ı tanımamak olduğu halde bunlar
  • Muhammed Öğütçüalıntı yaptı6 yıl önce
    Hicaz Kralı ve Necid Sultanı ilân etti ve devletinin adını koydu:
    «Suudi Arabistan Kırallığı...»
    Gerisi malûm... İki bâtın sonra bugün...
    Romanları bu kadar...
    Manalarına gelince:
  • Muhammed Öğütçüalıntı yaptı6 yıl önce
    Necid’e çekilen Vehhabiler, kökleri bir türlü kurutulamadan üremekte ve türemekte devam ettiler. Araya Tanzimat, Kırım Harbi, Rus Seferi ve daha nice iç ve dış bâdire girdi. Osmanlı Devletinde koca İmparatorluğu dolaşık bir saç gibi tarayıp zapt ve rapt altına alacak bir güç hiçbir zaman peydahlanamadı ve bu hal Birinci Dünya Harbine kadar böylece sürdü.
    Birinci Dünya Harbi, kendi havzalarında daima tetikte durmayı ihmal etmeyen Vehhabilerin ekmeğine yağ sürdü. Tek İslâmî devlet ve kudret Osmanlı İmparatorluğu yıkıldı; Vehhabiler de bu defa ikinci bir Abdülaziz kumandasında (1924) Mekke’ye girdiler, Emir Şerif Hüseyn’i kaçmak zorunda bıraktılar. Şerif Hüseyin’in oğlu Ali, bir müddet Cidde taraflarında Vehhabilere dayandıysa da 1925 sonlarında Cidde limanı Vehhabilere geçti ve Abdülaziz 1926 yılının başlarında kendisini topyekûn
  • Muhammed Öğütçüalıntı yaptı6 yıl önce
    olarak Allah Resulünün mukaddes Ravzasına dokunamadılar; toprak altından bir tünel açıp bu işi yapmayı düşündüler, fakat yapamadılar.
    Gaye şu:
    Ölülere tevessül edilemez! Yani ölüden bir imdat beklenemez! Ve yani, ruhaniyet diye bir varlık kabul olunamaz!.
    Küfrün en koyu şekillerinden biri ve İbn-i Teymiyye görüşünün en hain tatbikatı...
    Osmanlı hükümdarı ve Müslümanların Halifesi İkinci Mahmud bu defa biraz sonra hakkında Moskoflara el açacağı Mısır’daki valisi Mehmet Ali Paşaya el açtı ve kendisini Vehhabilerden kurtarmasını istedi. Mehmet Ali, bu işi becerdi. Suud İbn-i Abdülaziz’in ölümü üzerine, yine bir Suud melik olunca aynı dâvayı, aynı şiddete yürütürken karşısında Mehmet Ali Paşa ordusunu buldu, yenildi, esir düştü ve İstanbul’a gönderilip avanesiyle beraber asıldı.
  • Muhammed Öğütçüalıntı yaptı6 yıl önce
    defa da yerini, oğlu, başka bir Suud aldı ve babası ve dedesiyle açılan yolu daha azgın bir hırsla takip etti. Mekke’de İslâm ulularına ait bütün mezar ve işaretleri silip süpürdü. Oradan Cidde’ye sarktı, fakat umduğuna eremedi. Orada mukavemet gördü, Osmanlı paşası ve Cidde valisi Şerif Paşa ile Şerif Galib’in kuvvetlerine yenildi ve kaçtı. Ama takip ve tenkil edilemedi, at ve meydan yine onun eline kaldı.
    Yemen’e bir heyet göndererek Vehhabiliği kabul etmelerini istedi. Buna mukabil Yemen kadısının fetvâsı bomba gibi patladı:
    –Vehhabilik küfürdür!
    Abdülaziz oğlu Suud’un ise bu fetvâya cevabı, Medine’deki bütün Sahabi mezarlarını yerle bir etmek ve toprak üstünden silmek oldu. Bugün de aynı vaziyette olarak en büyük Sahabilerin yattığı Bakiy mezarlığı, yıkıntıları bile düzleştirilmemiş bir yangın yerine döndürüldü. Herhalde tepeden inme İlâhî bir hıfz es
  • Muhammed Öğütçüalıntı yaptı6 yıl önce
    Aksi oldu! (Rönesans) hareketi, meyvelerini 17, 18 ve 19. Asırlarda devşirdi; kaba softanın kestiği yoldan ilim ve madde keşfi sahasına geçilemedi, madde âletleri ve maddî manivelâ İslâm dünyasını ezdi; ve bütün bu olanlar, içeride ve dışarıda ancak «ahmak» kelimesinin belirtebileceği bir zümreye, suçun İslâm’da olduğu yalanını telkin etti. İşte şimdi bu yalanın tesbiti ve suçun ham yobaz ve kaba softaya havalesi gününde bulunuyoruz.
    Akıl iğdişi olarak vasıflandırdığımız ham yobaz ve kaba softa, tasavvufu «bu iş ne akılla olur, ne de akılsız» düsturundaki hikmete sırt çevirmiş, sadece akla dayananları din dışı görünce de dâvayı kökünden akıl inkarcılığına bağlamış, yani kıvamı bulamamış, aklın duracağı ve dört nala koşacağı sınırları çizememiş, böylece kuru akıl emperyalizmine esir düşmüş bedbahttır; ve aklı yine akılla tepeleyip başına taç ettiği gündür ki,
fb2epub
Dosyalarınızı sürükleyin ve bırakın (bir kerede en fazla 5 tane)