Hitler’in kestirilemez davranışlarını ve hükûmetinin Yahudilere, komünistlere ve diğer muhaliflere ettiği zulmü gazetelerden okumak bambaşka bir şeydi. Zira Amerika’da bu haberlerin abartılı olduğuna, modern hiçbir devletin bu şekilde davranmayacağına inananların sayısı oldukça fazlaydı. Dodd, Dışişleri Bakanlığında rapor ardına rapor okudu. Messersmith bu raporlarda Almanya’yı demokratik cumhuriyetten süratle acımasız bir diktatoryaya dönüşen bir devlet olarak tanımlamıştı. Messersmith hiçbir detayı atlamamıştı. Uzun yazma alışkanlığı çok önceleri ona bir lakap takılmasına neden olmuştu: “Kırk sayfa George.” Hitler’in atanmasının hemen ardından yaygınlaşan şiddetten ve Almanya’daki hayatın her alanında uygulanan sıkı denetimden söz etmişti. 31 Mart’ta üç Amerika vatandaşı kaçırılmış ve Hücum Taburlarının işkence merkezlerine kapatılmıştı. Orada kıyafetleri soyulmuş ve geceyi soğukta geçirmeye zorlanmışlardı. Ertesi sabah, şuurlarını kaybedene kadar dayak yemiş ve ardından sokağa atılmışlardı. Birleşik Devletler Uluslararası Basın muhabirlerinden biri ortadan kaybolmuş; ancak aynı muhabir Messersmith tarafından yürütülen bir soruşturmanın ardından sağ salim serbest bırakılmıştı. Hitler Hükûmeti, Almanya’daki Yahudi mağaza, hukuk bürosu ve muayenehane gibi bütün kuruluşları bir günlük boykot ilan etmişti. Kitap yakmalar, Yahudileri işten çıkarmalar, Hücum Taburlarının sonu gelmez marşları, Almanya’nın tek özgür basın organı üzerindeki baskılar, Messersmith’e göre büyük ölçüde “hiçbir ülkede göremeyeceğiniz kadar” hükûmetin kontrolü altında gerçekleştiriliyordu. “Basına uygulanan sansürün haddi hesabı yok.” diye yazmıştı Messersmith raporunda.