Yirminci yüzyılın ikinci yarısında roman sanatına kendi damgasını vurmuş sayılı yazarlardan biri olan Fuentes'in, onu "önemli" yazar olmaktan «büyük» yazar olmaya çıkardığı söylenen iki başyapıtından biri olan «Doğmamış Kristof»u sunuyoruz sizlere.padding-top: 0px; padding-right: 0px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; margin-top: 0px; margin-right: 0px; margin-bottom: 0px; margin-left: 0px; text-align: start; text-indent: 0px; background-color: transparent; ">Peki nedir bu romanı başyapıt kılan? Fuentes'in memleketi Meksika'ya duyduğu nefret ve acı yüklü sevginin insanı sersemleten yoğunluğu belki; belki geçmişin ve bugünün mitleri karşısında takındığı büyülenmişlikle karışık eleştirelliğin romanın dokusuna kattığı zenginlik ya da yazarın okura da bulaşan öfke ve enerjisi; ama galiba en önemlisi Fuentes'in dille durmadan oynarken, diğer postmodern romancıların tersine, sadece haz ve keyif değil; aynı zamanda bir şiddet, bir elektrik de ileten saplantılı oyunculuğu. «Epeydir şöyle yoğun, çarpıcı, müthiş bir roman çıkmıyor” diyenlere duyurulur.