Secdede Son Nefes

Bütün cemaat ehli düğünümüze gelecek. Bu muhteşem nimet için bin kez ölsek yine de azdır. Fani bir evliliğe bedel, baki bir evlilik bizi bekliyor.

Efendimizin (a.s.m.) manevî huzurunda secdede ruhunu teslim etmek şerefi, acaba hangi makam, hangi para ve hangi şöhretle ölçülür? Hangi diploma, hangi kariyer buna erişebilir?

O, Rabbini çok sevmişti, Rabbim de onun ruhunu en makbul yerde alıp cennet bahçelerine uçurmuştu.

Unutma ki, dünyada Allah için ömür tüketip de düğünlerini yapamayanların evlilik törenini bizzat Efendimiz (a.s.m.) yapacak.

Takılarımızı ve yüzüklerimizi de O takacak.

Bütün cemaat ehli düğünümüze gelecek. Bu muhteşem nimet için bin kez ölsek yine de azdır. Fani bir evliliğe bede

“Allah var, keder yok.”

Şunu çok iyi anlamıştım: Sınava hazırlanan bir öğrencinin nasıl her gün düzenli çalışması gerekiyorsa, ölüme de öyle titiz bir şekilde hazırlanılmalıydı. Ölümün hazırlığı ise elbette ki, ibadetler ve güzel amellerdi.

Bu ihmal edildiği zaman ansızın Azrail’e yakalananların son nefesinde yaşayacakları babamdan çok da farklı olmayacaktı.

İffet ve göz zinası...”

Her Müslüman’ın en ağır imtihanı haline gelen bu husus, başta unutkanlık olmak üzere birçok hastalığı da tetiklemektedir.

Zihnime bir ok gibi saplanmıştı bu düşünce: İffetli olmak! Artık kalbi öldüren göz zinasından uzak durmalıydım.

Onlar bilmiyorlardı ki; artık İlkay, Kur’an ruhunu hayatına indirmeyi hedeflemiş ve kendisini de Mustafa’nın sevdasına adamıştı. Bu yüzden gözüm hiç kimseyi görmüyor, hiçbir erkek nazarımı çekmiyordu.

Mağdur ve kimsesizlere yardım.