lokma geçmemişti. ‘Gel birlikte yiyelim,’ demiştim. Dört dolarlık yiyeceği yarım saat içersinde silip süpürmüştü.”
“Onu işe aldınız mı?” diye sordum
“İşe almakla kalmadım! Onu ben yarattım-”
“Ya!’”
“Yoktan var ettim onu, bataktan çekip kurtardım. Aslında iyi görünümlü genç bir centilmen olduğu daha ilk bakışta fark ediliyordu; üstelik Oggsford’da okumuş olduğunu duyunca bana da fayda getireceğinden emin oldum. Onu Amerikan Lejyonuna soktum, orada da kendini göstererek saygınlık kazandı, hemen Albany’den bir müşterimin işini çözdü. Kaynaştık, etle tırnak gibi olduk. İşte böyleydik!” son kelimeyi söylerken iki tombul parmağını birbirine yanaştırıp gösterdi, “anlayacağın, su sızmazdı aramızdan.”