Hamd, Âlemlerin Rabbi olan yüceler yücesi Allah’a, Salât-ü selâm, O’nun Habib-i Edîb’ine, bütün peygamberlerin tâcı olan Muhammed Mustafa (s.a.v.)Efendimiz’e, âl ve ashâbına olsun.
Her şeyden önce bizi eşref-i mahlûkât olarak yaratan ve îman nimetiyle donatan, ahsen-i takvim üzere yaratan Rabbimize hamd olsun.
“(Ey Muhammed!), De ki; ibadetiniz (duânız) olmasa Rabbim size ne diye değer versin?” (Furkan sûresi, 77)
Neden ve nasıl duâ edeceğimizi de merhametli Rabbimiz bize Kitabında öğretiyor. Bizlerden de “ulul elbâb” dediği gerçek akıl sahipleri gibi olmamızı istiyor. İnsan hayrı istediği kadar şerre de talip olur, diyor. Bu nedenle bizi Yüce zatına manen yakın olmaya ve ilim sahibi olmaya davet ediyor. Çünkü O bize şah damarımızdan daha yakındır.
Araştırıp ilim öğrendikçe mütevazılığa ve gerçek kul olmaya davet ediyor. Duâ etmek kulun acziyetini gösteren en güzel hâldir. Cüz’î irâdesinin farkında olup küllî irâdeden istemek, hiçlik sırrına ermek, herkesten ve herşeyden geçip O’na yönelmek!..
İşte… Rabbimizin bizden istediği örnek davranış Peygamber Efendimizin (s.a.v.) ve Allah dostlarının yaptığı bu olsa gerek.
Nâçizâne bu kitabımız da Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) dilinden duâlarla sizleri aydınlatacak inşallah.
Allah’ım iradelerimizi sana havale ediyoruz. Emanetlerini de sana emanet ediyoruz. Sen merhametlilerin en merhametlisisin. Âmin.
Başarı yalnız Allah’tandır.