Gülser Erçel

Albert Camus – Özgürlük ve Devrim

Kitap eklendiğinde bana bildir
Bu kitabı okumak için Bookmate’e EPUB ya da FB2 dosyası yükleyin. Bir kitabı nasıl yüklerim?
20. yüzyılın en önemli birkaç yazarından birisi olan Albert Camus 7 Kasım 1913 günü Cezayir'de doğdu. Aynı zamanda çağının örnek bir filozofu olan Camus, tiyatro eserleri, denemeleri ve öyküleriyle de sanattaki başarılarını genişletti. 1957'de genç bir yaşta edebiyat Nobel'ini kazandığında daha önünde birkaç sene yaşanacak ömrü kaldığını son anına kadar bilemeyecekti. 4 Ocak 1960 günü taşrada geçirdiği bir trafik kazasında yaşamını yitirdiğinde cebinden aynı gün için satın aldığı, ama sonra kullanmaktan vazgeçtiği bir tren seferi bileti çıkacaktı.
47 yıllık yaşamına sığdırdığı onca yaşantı, mücadele, eser ve etki onu 20. yüzyılın en önemli birkaç yazarından birisi yapmaya yetti de arttı bile. Sahne sanatlarını, felsefe dünyasını, edebiyat okurlarını ve kişiye özel belge meraklılarını hoşnut edecek denli çok yazılı miras bıraktı ardında.
İkinci Dünya Savaşı sonrasında Combat gazetesinde yazdığı yürekli yazılarla çağının gerçek bir tanığı olduğunu ispat ederken hem Fransa'nın Cezayir ile yaşadığı sorunlar hem de kısa süre önce üyeliğe kabul edildiği ve yükselişini sürdüren Komünist Parti ile mesafelerini açıkça ortaya koydu.
Yazar ve editör Gülser Erçel'in hazırladığı Albert Camus Özgürlük ve Devrim kitabı Camus üzerine Türkçede şimdiye kadar yapılmış en kapsamlı ve yoğun çalışma.
(Tanıtım Bülteninden)
Bu kitap şu anda mevcut değil
241 yazdırılmış sayfalar
Bunu zaten okudunuz mu? Bunun hakkında ne düşünüyorsunuz?
👍👎

İzlenimler

  • b5057956831bir izlenim paylaşıldı2 yıl önce

    Tövsiye edirem🌺

Alıntılar

  • b5100845609alıntı yaptı2 yıl önce
    Sanat bence, en büyük sayıda insanı, ortak acılar ve sevinçlerle coşturan imgeleri, biçimleri bulmaktır.
    O halde sanat, sanatçıyı insanlardan uzak durmamaya mecbur eder; onu, en gündelik ve en evrensel gerçeğe bağlar. Ve çoğu kez, kendilerini başkalarından ayrı gördükleri için, sanatı seçenler kısa bir zaman sonra şunu anlarlar: sanatlarını ve farklılıklarını ancak herkesle benzerliklerini ortaya koyarak görebilirler. Sanatçı, kendini bu başkalarına gidip gelme ile yoğurur, çünkü o, vazgeçemediği güzellik ve kopamadığı topluluk arasındadır. Onun için gerçek sanatçılar hiçbir şeyi hakir görmezler; yargılamaya değil, anlamaya çalışırlar. Ve dünyada tutacakları bir yer varsa, o da, Nietzsche’nin çok güzel söylediği gibi, yargıcın değil, işçi olsun aydın olsun, yaratıcının başında olduğu bir dünya olacaktır.
  • b5100845609alıntı yaptı2 yıl önce
    Zorbalık milyonlarca taraftarıyla onu yalnızlığından ayıramaz, onlara ayak uydurmaya kalkışsa bile, hatta, asıl o zaman yalnız kalır.
  • b5100845609alıntı yaptı2 yıl önce
    Gazeteciler aracılığıyla kendi suçunun gündemde daha iyi şeyler olmadığı için gazetelerde maksatlı haber yapıldığını öğrenince daha daha şaşırır. (“Biliyorsunuz, sizin davayı biraz da biz hazırladık. Bilirsiniz, yaz mevsimi gazeteler için ölü mevsimdir. İşe yarar türden bir sizin olayınız vardı, bir de baba katilinki” (s. 80)

Kitap raflarında

fb2epub
Dosyalarınızı sürükleyin ve bırakın (bir kerede en fazla 5 tane)