İstanbul'un Fethi

arzum olmuştur. Bu sebepledir ki, binlerce kişinin yok yere ölümüne sebep olan birini, oğlum olsa dahi, öldürmekte bir an olsun tereddüt etmem. Allah’ın nizamını bozanlar her kim olursa olsun, benim düşmanımdır.
Size emanet olarak bıraktığım vakıflarımı koruyun. Camiilerime bakın. Onları camii olmaktan kesinlikle çıkarmayasınız. Hastane ve imaretlerimi yaşatın. Fakirleri doyurun. Beni İstanbul’da vasiyet ettiğim yere defnedin. Hepinizi Allah’a emanet ediyorum.”

İslâm’ın birliği ve Müslümanların tek vücut olmaları ve insanların zulümden uzak, rahat yaşamaları en büyük

Aynı anlayışı, Fatih’in vasiyetinde de görüyoruz:
“Bu dünya ölümlüdür. Her fani gibi ben de ölümü tadacağım. Acım ve ıstırabım çok büyüktür. Ömrüm safha safha gözümün önünden geçiyor. Hayatım boyunca Allah’ın emirlerinden çıkmadım. Allah’ın rızasını kazanmak için çalıştım. Tek gayem bu idi. Kâfirler hiçbir sözlerinde durmadılar. Savaşlarımızın çoğunu onların sözlerinde durmamaları sebebiyle yaptık. İstanbul’u fethettim. Ama şeyhim Akşemseddin ile birlikte yaptığımız zikirlerin lezzetini dünyalara bile değişmem. Eğer şeyhim izin vermiş olsa idi, zikir yolunu tercih eder ve saltanatı terk ederdim.

Bizim mesleğimiz, Allah yolu ve maksadımız Allah’ın dinini yaymaktır. Yoksa, kuru kavga ve cihangirlik davası değildir…

Dünyada tek bir imparatorluk, tek bir iman ve tek bir imparatorluk olmalı. Onun da başkenti İstanbul olmalı”

Cihanşümul devlet anlayışı, yani

Sultan Mehmet, burada kendisine de bir oda ayrılmasını istemişti. Ama bu medresede görev yapan, müderrisler, onun bu isteğine karşı çıktılar. Fatih’e şöyle dediler:
- Siz bu medresenin kurucusu olabilirsiniz, ama ilim adamı değilsiniz. Siz bir Padişahsınız. Bunun üzerine Fatih Sultan Mehmet, sordu:
- Peki burada bir oda sahibi olmak için ne yapmam gerekir?
Müderrisler şöyle cevap veriler:
- Burada bir odaya ancak ilim adamları sahip olabilir. Önce sınava girin. Danişmend olun. Hangi bilim dalını tercih ediyorsanız o alanda tez hazırlayın, eser verin. Sonra müderrisliğe yükselin. Ancak o zaman bir ilim ocağında makam sahibi olabilirsiniz.

İstanbul kuşatması 6 Nisan 1453’te başladı.

Bizans amirali Lukas Notras, şu tarihî sözü söyledi:
- Konstantiniyye’de Kardinal şapkası görmektense, Türk sarığı görmeyi tercih ederim.

“Eğer ki saltanat sizde ise, gelip ordunuzun başına geçmeniz için sizi uyarıyorum. Yok, eğer saltanat bizde ise, ordunun başına geçmenizi emrediyorum.”