Gerçekte bütün yazılı tarihimiz -ki buna düşünce tarihimiz de dâhildir- ya resmiyetin gözlükleriyle ya da muhalif bile olsa başka bir resmiyetin gözlükleriyle görülüp sakatlanmıştır. Ya da ehliyetsiz bir takım insanların alelacele “malı kurtarmak” sevdasıyla ortaya koymuş oldukları kişiliksiz, biçimsiz metinlerle sakatlanmıştır. Belli ki, böylesi biçimsiz metinleri ortaya koyan ehliyetsiz tarihçiler; metanet, sabır, tevekkül, basiret, idrak gibi kavramlara uzak duruyorlar.