Her kim ki aynaya baktı Kendi göründü, ayna ortadan kalktı «Horasan pîrlerinden ve velîlerinden bir kemâl sahibi Aziz Horasan'da bulunan hankâhında dervişleri ile oturduğu sırada bir müşâhede ve mükâşefe hâli ile yanında bulunan birkaç hâl ehli dervişine 'Rum diyârında bir gerçek er yetişti. Kutbiyyetle mülk, melekût, ceberût ve lâhût'u kısacası on sekiz bin âlemi bilir, bu âlemlere Hakk'ın nazarı ile nazar eder. Varın kendisini ziyaret edin ve gönüllerindeki cemâl aynasına bakın, görün ki ne sûretler gösterir.' diyerek abdâl yani gezgin derviş kılığında iki kemâl sahibi dervişini ona gönderdi. Bu abdâllar Kastamonu'ya geldiler ve Hz. Aziz ile görüşmek istediler. Hz. Aziz de onların bu durumunu Hakk'ın ilhâmı ile bildi. Hemen kâmil dervişlerinden birinin eline cilâlı bir ayna verdi ve ona 'Dış savmaada benim yerime otur ve bak. Horasan pîrlerinden iki abdâl gelmesi lâzım. Kendilerine asla cevap verme. Derhal aynayı ellerine ver. Onlar bu kâmil işâretin ne anlama geldiğini anlarlar.' dedi. Abdâllar dervişin yanına geldiklerinde derviş aynayı onlara karşı tuttu ve aynayı onlara verdi. Abdâllar da 'Eyvallah ve bârakallah! Erlik ve kemâl işâretten anlayan kimsenindir' dediler ve bu ayna ile ne kastedildiğini anladılar.»
Kastamonu'dan Şâbân ayının dolunayı gibi iç âleminin güzelliğiyle doğan Şâbân-ı Velî Hazretleri'nin menkîbelerinin derlendiği bu kitap, bir velînin hikmetli davranışları ile insanları irşâdını bizlere aktarmaktadır. Makâmını ifşâ etmeyen ama halk içinde hâliyle ve kerâmetiyle âşikâr olan Şâbân-ı Velî gibi kutupların, yaşadıkları mekân ve zamanın çok ötesine de tesir edebildiklerini gösteren bir delil de böyle kitaplar olsa gerektir. 16.yüzyılda yaşamış olan Şâbân-ı Velî Hazretleri'nin fazîletli bir dervişi olan Ömer Fuâdî, bu büyük şeyhin menkîbelerini herkesin anlayacağı bir dilde derlemiş ve bizlere mîras bırakmıştır.