Çinli şehzade huzura kabul edilince Türk Başbuğu’na dedi ki:
“Haşmetli gölgenize sığınıyorum. Beni Türklerin saf ve temiz hayatına çeken sebep, memleketimin yuvarlandığı fitne ve fücurdur. Çin’de her şey yolundan çıkmıştır. Eski ve mukaddes düzenler bozulmuştur, fazilet bozulmuştur.[10] Ben, o kirli muhitten kaçarak, Türklerin faziletli bağrında yaşamak istiyorum. Müsaadenizi esirgememenizi dilerim.”
Harp Hazırlığı ve Hareket
Türkler çok kurnazdı, Bu sözlere kolay kolay inanamadılar. Bir maksad-ı mahsus olmadan, bir Çin şehzâdesinin Hanbalık’ın (Pekin) ihtişamlı sarayını bırakarak, Bozkır hayatını tercih edeceğine ihtimal veremiyorlardı. Bunun bir tuzak olmasından tereddüt etmiyorlardı.
Fakat Şan-Vey, o kadar masum göründü ki nihayet sözlerinin doğruluğuna kanaat edildi. Türk Tanrıkut’u onu ihtişamlı bir misafirperverlikle kabul etti. Kendisine, hususî bir çadır ve halayıklar tahsis ettirdi. Prensin bu ziyareti sayesinde, Çin’in dâhilî bütün zaafı öğrenilmiş oldu. Çin’de, hükümdarın hiçbir nüfuzu kalmadığını, bütün işlerin bozulduğunu, askerî kuvvetin hiçe indiğini öğrenen Türkler, uzun zamandan beri bekledikleri fırsatın geldiğini anladılar. Gizlice hazırlanmaya başladılar. Tanrıkut, bütün oymaklara beylere ve beylerbeylerine gizli talimat gönderdi. Atlıların hazırlanmasını; okların, kılıçların, baltaların sayılmasını, uzun sefer için esaslı hazırlıklar yapılmasını emretti. Türkeli’nde atlılar savaşa hazırlandılar. Müsait mevsim gelir gelmez, bütün Türk kuvvetleri Tanrıkut’un kumandası altında harekete geçti.