Sıradışı bir yapıttır bu. Madalyonlar'ın sıradışılığı, alışılmadık özünden kaynaklanmaktadır. Kültür tarihimizde, İkinci Büyük Savaş'taki katliamlardan daha büyük trajedi bulmak zordur. Ve bu kadın yazar, elimizdeki yapıtını işte bu konuya adamıştır. Madalyon, Polonya geleneğinde, ölmüş olan değerli yakının anısına sadık kalındığını belgeleyen bir semboldür.. Nalkowska, kitabına bilinçli bir biçimde sembolik bir başlık koymuştur, çünkü kamplarda öldürülenlerden geriye hiçbir mezar kalmamış ve hatta tarihin rüzgarı, onların ölü yakma ocaklarında kalan küllerini dahi savurup götürmüştür. “Madalyonlar”ın yazarı, daha çok ölümden kurtulan tanıkların söylediklerini ön plana alarak, sanki gölgeye çekilir. Birbirlerini izleyen öykü-röportajlar, okuyucuya faşizmin en şok edici yüzünü gösterirler. «Profesör-Spanner” adlı açılış öyküsünde, insan vücudunu sabuna dönüştüren korkunç bir üreticiyle karşılaşırız. Ve daha korkunç ve umutlu pek çok olay ve kişiyle. Yapıt, faşizmin katlettiği milyonlarca isimsiz kurbana ödenen bir namus borcudur.