Apolitika dergisinin gönlümde apayrı bir yeri var. Öncelikle, anarşizm tedrisatımı ilk aldığım dergi Apolitika’dır. İkincisi, Apolitika’nın üslubu bana anarşist kuramın, bir çok diğer kuramsal bombardımanın yaşandığı siyaset sahnesini göz önüne alırsak, sıkıcı olmadığını öğretmiştir. Belki bu nedenlerle, bu cildi nispeten uzun tutmaktan gocunmadık.
Apolitika, kısacık yayın hayatında, dolu dolu yayınladığı yedi sayısıyla, anarşizmin biraz ciddi, biraz da entelektüel yüzü olmuştur. Bunu, kimi kapak konularını kapsamlıca işlemelerinden, kimi kuramsal konulara çekinmeden cesurca değinmelerinden anlayabiliyoruz.
Apolitika’nın benim için özel oluşu kendini burada ortaya koyuyor. Zira, bu topraklardaki anarşist dergiciliğin lineer olmayan tarihine, ta Kara’dan beri baktığımızda gördüğümüz sıçramaların en etkileyicisi bence Apolitika’dır. Apolitika, anarşizmin, daha önce ciddiye alınmayan meselerlerde ciddiye alınmasını sağlamış, yarattığı özgüven ve ivmeyle anarşist yayıncılığın da önünü açmıştır.