Kitaplar
Sabahattin Ali

Kuyucaklı Yusuf

  • b8540830312alıntı yaptı3 yıl önce
    "
    Eliyle mütemadiyen başındaki kalıpsız, yağlı fesi düzelten öteki ihtiyara döndü:
    "Nuri Efendi, sen de
  • Kutbettin Odabaşıalıntı yaptı3 yıl önce
    Hayat, birbirinden ayırdıklarını, kısa bir müddet için tekrar yaklaştırır gibi olsa bile, uzun zaman yan yana bırakmıyordu. Geçen günleri bir daha geri getirmek mümkün değildi ve sadece hatıralar, iki insanı birbirine bağlayacak kadar kuvvetli değildi.
  • Kutbettin Odabaşıalıntı yaptı3 yıl önce
    Gariki bahri isyanım
    Dahilek yâ Resuullah (İsyan denizinde boğuluyorum, ey Hazreti Muhammed sana sığınıyorum.)
  • Kutbettin Odabaşıalıntı yaptı3 yıl önce
    Bir işte kasıt ne ise hüküm ona göredir!"
    "Şek ile yakîn zail olmaz!"( Kuşku gerçeği ortadan kaldırmaz.)
    "Zararı âmmı def için zararı has ihtiyar olunur!" (Kamunun yararı bireyin yararından üstündür.) gibi mecellerden alınmış cümleler vardı.
  • Kutbettin Odabaşıalıntı yaptı3 yıl önce
    Ayinedir bu âlem, her şey hak ile kaim
    Mir'atı Muhammedden Allah görünür daim. (Her şeyin Allah sayesinde ayakta durduğu bu âlem bir aynadır, Muhammed'in aynasında daima Allah görünür.)
  • Kutbettin Odabaşıalıntı yaptı3 yıl önce
    Hapishane ancak serseriler, köylüler ve aşağı tabakadan insanlar içindi; bir Hilmi Bey'in oğlu, adam öldürse bile, onlarla bir tutulamazdı. Değil böyle mahkûm olacağı şüpheli kimseler, on beş seneye mahkûm edilmiş eşrafzadeler bile, cürümlerinin cezasını çok kere yarı yarıya evlerinde çekiyorlardı. Hapishanede kaldıkları zamanlar, valinin veya bir adliye müfettişinin nadir ziyaretine münhasırdı. Bazen aksi bir karakol kumandam veya hapishane
  • Kutbettin Odabaşıalıntı yaptı3 yıl önce
    Aman beyler yoldan geldim yorgunum
    Şadiye Hanım'in cilvesine vurgunum diye, işte onu söylüyordu
  • Kutbettin Odabaşıalıntı yaptı3 yıl önce
    Köşe başı meyhane, Asmadandır kapısı. Ben gözüme almışım On beş sene mapusu diye hepsi bir ağızdan türkü söylüyorlardı.
  • Kutbettin Odabaşıalıntı yaptı3 yıl önce
    fena mahsul çıkaran eşraf içer, senelerden beri aynı köşede bırakıldığı için içerleyen zabit içer ve nihayet karısı ile geçinemeyen kaymakam içer...
  • Kutbettin Odabaşıalıntı yaptı3 yıl önce
    Salâhattin Bey neler yapmamıştı! Eline geçirebildiği ve Şahinde'nin anlayacağını tahmin ettiği kitapları getirir, onun fikrini yükseltmek isterdi. Fakat bunun ilk tezahürleri karısının manasız ve lüzumsuz yerlerde lügat kullanması olurdur Salâhattin Bey bunları düzeltmek istedi mi, karısının "gururu" yaralanır ve derhal kızılca kıyamet kopardı.
    Salâhattin Bey kızın yaşı küçük olduğunu, gözlerini dünyaya kendi evinde açtığını düşünerek onu yola getireceğini, kendisine bir arkadaş yapabileceğini zannetti durdu. Ona evlat ve kardeş muamelesi yapacak oldu ve çirkin bir alayla karşılandı; efendi ve hâkim muamelesi yapacak oldu, ya isyan, yahut da, daha ileri gidecek olursa, bayılma nöbetleri ile karşılaştı; en nihayet ona tam bir müsavat vermek isteyince de bir sürü yersiz taleplere, saçma hareketlere ve sonradan görme arzulara tahammül mecburiyetinde kaldı.
    Bereket versin, Anadolu'nun bu yalnız kendisine mahsus dertleri yanında bunların gene yalnız kendisine mahsus çareleri vardır. Bunlardan en birincisi "rakı"dır.
    Burada felaketzede memur içer; müflis tüccar içe
fb2epub
Dosyalarınızı sürükleyin ve bırakın (bir kerede en fazla 5 tane)