Faik Eryaşaralıntı yaptı5 yıl önce
Saphire Denizaltısı’nın Çavuşu Logal tarafından ailesine yazılan mektubu okuyalım:

“Tahliye sandalı gelinceye kadar yarım saat suda kaldık. Kurumuş yapraklar gibi tir tir titriyorduk. Lâkin bereket versin, Türk zabitler bizi pek iyi karşıladılar. Sandal içinde zabitlerden birisi bana ceketini bile verdi. Türk mülazımı kıyafetine girdim. Bizi hemen ısıttılar. Bir şişe rom getirdiler. Bir nefesçik rom çekmek bilsen ne kadar büyük bir iyilik oldu bizler için.

Sonra bir kışlaya götürdüler. Orada elbise verdiler. Zira denize düşerken çırılçıplak olmuş idik. Bizi sonra İstanbul’a getirdiler. Bulunduğumuz mahalleye arada sırada Türk zabitleri geliyor. Bize sigara paketleri hediye ediyorlar. Hemen çoğu Fransızca biliyor. Hâlbuki biz başka bir muameleye tabi tutulacağımız sanıyorduk.”

Bene Raji adlı bir erin ailesine yazdığı mektup:

“27 arkadaştan on üç kişi yüzerek sahile yaklaşmaya çalıştık. Türkler âdeta yeniden dünyaya gelir gibi bizi bulup kurtardılar. Onlar bizi düşüncelerimizin çok ötesinde kabul ettiler. Düşün ki, artık kendimizi yorgunluktan bitmiş etmiş idik. Suyun soğukluğu, rüzgârın tesiri hepimizi titretiyordu. Bizi derhal bir sıcak odaya getirdiler. Azar azar konyak verdiler. Isıttılar. Bize sıcak tutucu elbiseler giydirdiler. Bizi İstanbul’a getirdiler. Hepimiz bir koğuşta yatıyoruz. Vaktimiz pek güzel geçiyor.”

Matt’ın ailesine yazdığı mektup:

“Saphire batarken hep denize düştük ve soyunarak yüzmeye başladık. Bir büyük sandal biz denizden topladı. Bu sandalda Türk subayları vardı. Subaylar kendi görevlerinin dışında fazlasıyla insani bir şekilde davranıyorlardı. Bize çay ve sıcak elbise vererek hemen ısıtmaya başladılar. Biz denizden Hazreti Âdem’in vücuda gelmesi gibi çırılçıplak çıktık.

Şimdi Türk yemeklerini yiyoruz. Her ne kadar alıştığımız yemeklere benzemiyorsa da gayet temiz lezzetli ve kuvvetli yemeklerdir.”17
  • mevcut değil
  • Yorum yapmak için katılın veya oturum açın
    fb2epub
    Dosyalarınızı sürükleyin ve bırakın (bir kerede en fazla 5 tane)