Yılmaz Öztuna

Kitaplar

Alıntılar

nurzdmralıntı yaptı4 ay önce
Göçebe Türklerin, cahil olsalar bile irfan sahibi bulundukları, devlet idare etmede ve teşkilâtçılıkta emsalsiz bir sezgi (intuition) sahibi oldukları malûmdur. Buna bir Fransız tarihçisi bile dikkat etmiştir: “Nihayet diyebiliriz ki mütenakız görünmesine rağmen, nihai derecede alâka-bahş bir keyfiyettir ki devletler tesis ve idaresinde, fıtrî kabiliyetlere maliktiler. Türk edebiyatının -Doğu Türkistan’da, Kâşgar’da yazılmışen eski kitabının ‘Kutadgu Bilig’in
nurzdmralıntı yaptı4 ay önce
Horasan erenleri” denen ateşli tarikat propagandacıları, imanlarını bu taze kuvvetlere aşılamaya ve onlara hükmetmeye pek çabuk muvaffak oldular. İslâm dini ile rabıtaları gevşek olan bu göçebe kitleler, bıkmak ve usanmak bilmeyen bu tarikat mürşitlerine derhâl samimiyetle bağlanıyorlar ve temsil ettikleri tarikatı imanla benimsiyorlardı. Bu bağlanma ve benimseme, onlara çok yüksek menfaatler vâdediyordu ve bu va’din tahakkuku da fazla gecikmiyordu. Bu “gazi-dervişler”, emirleri altına giren kitleye evvelâ yegâne gaye olarak “cihad” ve “î’lâyi Kelimetu’llaah” umdelerini aşılıyor ve sonra bu umdelerin tahakkuku için lâzım gelen bilgi ve tecrübeyi veriyor, yolu gösteriyor, onları teşkilâtlandırıp sevk ve idare ediyorlardı. “Alp” ve “abdal” gibi unvanlar taşıyan bu mürşitler, evvelâ Bizans topraklarını harben işgal ediyor ve sonra oraları tamamen “İslâm-Türk toprağı/dârü’l-sulh” hâline getirmek için muazzam bir faaliyete girişiyorlardı.
nurzdmralıntı yaptı4 ay önce
derviş-gazileri bir şehri, bir memleketi fetheder etmez, derhâl bir kısmı oraya yerleşiyor, kalan kısımsa daha ileriye doğru yürüyordu. Arkadan daima taze kuvvetler geldiği ve en ateşli kuvvet en ileriye sevk edildiği için bu yürüyüşün ardı kesilmiyordu.
fb2epub
Dosyalarınızı sürükleyin ve bırakın (bir kerede en fazla 5 tane)