Yılmaz Öztuna

Kuruluş

Kitap eklendiğinde bana bildir
Bu kitabı okumak için Bookmate’e EPUB ya da FB2 dosyası yükleyin. Bir kitabı nasıl yüklerim?
14. asrın eşiğinde Anadolu adeta parça parça bölünmüştü. Anadolu Türkü’nü birleştiren devlet otoritesi artık yoktu. Selçukoğulları düşmek üzereydi. Bütün uç beylerinin hayali, onlardan boşalacak tahta oturmaktı. Fakat Anadolu’yu Türklerin ikinci ve ebedi ana yurdu yapan ve Türkiye Devleti’ni kuran bu hanedanın erişilemez gibi görünen şevketi, onlardan boş kalan taht ve tacın cazibesini ulaşılamaz bir zirveye yükseltiyordu.

Selçukoğullarının bıraktıkları yerden bin beş yüz yıllık Türk tarihinin tabii mecrasına devam etmek mümkün müydü? 14. asrın eşiğinde bu, hayal gibi bir şeydi. Anadolu’daki Oğuz Türkü, Türkiye’nin birliğini yapacak, yeniden bir cihan devletine sahip olacak, belki de tarihin görmediği bir şevket ve azamete ulaşacaktı. Bu, zaviyelerde derviş-gazilerin, müritlerine telkin ettikleri bir ideal, masalımsı, efsanemsi bir hayaldi. Hangi kudret bunu gerçekleştirebilirdi? Bunu yapabilecek hiçbir hanedan, hiçbir şahsiyet ortalıkta görünmüyordu. Fakat öbür taraftan ilham aldıkları söylenen erenler, bunu tebşir ediyorlardı. Böyle bir kudret mevcuttu, vardı, hazırdı. Mukadder an gelince zuhur edecekti.

“Şurası açıktır; üstadın kendisinin de ifade ettiği gibi Yılmaz Öztuna vakayiname ve tarihleri kullanır, arşivde çalışmazdı. Fakat tarihçiliğimizin profesyonellerinde dahi çok az görülen bir meziyeti vardı; karış karış gezdiği ve ezberlediği yeryüzü coğrafyasını ve tarihi coğrafyayı ustalıkla kullanırdı. Bu konuda bazen aşırı titizlik de etmiştir ama tarihi coğrafya ile düşündürmek ve öğrenmek, onun bizim gençliğe ve tarih okuyanlara bir hediyesidir.”

— Prof. Dr. İlber Ortaylı
Bu kitap şu anda mevcut değil
259 yazdırılmış sayfalar
Yayınlanma yılı
2015
Bunu zaten okudunuz mu? Bunun hakkında ne düşünüyorsunuz?
👍👎

Alıntılar

  • Faik Eryaşaralıntı yaptı4 yıl önce
    Bursa’nın fethinden sonra Orhan Gazi için hedef İznik’tir. İznik o zamanlar Bursa’dan mühim bir şehir olup Anadolu’daki Bizans şehirlerinin en büyüğü idi. Büyük Konstantin tarafından Hristiyan dininin akidelerini tespit eden en mühim konsil burada toplandığı için tarihî ve mânevi bakımdan da büyük ehemmiyeti vardı. 1204’ten 1261’e kadar 57 yıl da Bizans İmparatorluğunun başkenti olmuştu. Nihayet Kocaeli Yarımadası’nın ağzını kapamak bakımından stratejik ehemmiyeti büyüktü. İznik Gölü’ne hâkim olan kuvvetin önünde İzmit Körfezi ve Kocaeli Yarımadası açılırdı.
  • Faik Eryaşaralıntı yaptı4 yıl önce
    Osman Bey’in harikulâde stratejik dehâsını kısaca belirtmek lâzımdır. Türk mâşerî dehâsının devlet kurma ve teşkilâtlandırmaktaki emsalsiz kabiliyetini temsil eden Osman Bey Kayıları, en sevkulceyşî, en hassas noktalara doğru itmiştir. Bizans’ı avlamak, ağla sarmak ve düşürmek için bir satranç tahtası önünde düşünür gibi en büyük dikkatle taşlarını oynamıştır. Bir kama şeklinde Bizans topraklarını birbirinden ayırmıştır. İznik ve Ulubad Göllerinin güney sahillerini ve Gemlik Körfezi’nin keza güney sahillerini tutmuştur. Porsuk’la Sakarya arasına yerleşmiş, Sakarya’nın denize döküldüğü mahalle tırmanmış, hemen hemen Karadeniz’e erişmiştir. Güneyinde Germiyanoğulları, batısında Karasıoğulları, doğusunda Candaroğulları, güneydoğusunda Ahi Cumhuriyeti, bütün kuzeyinde de baştan başa Bizans İmparatorluğu ile çevrilmişti. Bunlardan Karası Devleti’ni almak, Çanakkale’ye erişmek, İznik ile İzmit’i düşürmek, Boğaz’a çıkmak; Marmara’nın, Karadeniz’in ve Ege ile Akdeniz’in iki başını tutmak için şarttı. Osman Bey’in derinden açtığı yolu babasının dehâsını tevarüs eden Orhan Bey takip eylemiş ve bu işleri başarmıştır. Bu iş başarılınca da devlet kuşu, imparatorluk tacı, Osmanoğullarının başına konmuştur. Osmanlı Beyliği, Osman Gazi’nin vefatında, bir atom çekirdeğindeki kudret hâlinde patlamaya hazırdı. Hiçbir muasır devlet bu kudretin farkında olamadı. Bu farkında olamayış sonraki asırlarda yarım düzine imparatorluk ile düzinelerce krallığın hayatına mal olacaktır.

    1281’de Ertuğrul Gazi’nin oğluna bıraktığı miras 4.800 km’den asla fazla değildi. Bu rakam üzerinde insan heyecanla titremekten kendini alamaz, o kadar mütevazı bir sayıdır. Bugünkü İstanbul vilâyeti toprakları (ki en küçük vilâyetlerimizdendir) bile bundan büyüktür. Bu topraklar, Bilecik’in Söğüt ve Bozüyük kazalarını, Kütahya’nın Domaniç kazasını yani en kuzeyindeki çıkıntıyı, Eskişehir’den Yarımca nahiyesini yani Porsuk ile Sakarya arasındaki kısmı, Eskişehir şehrini dışarı bırakıp şehrin varoşlarını yalayarak ihtiva ediyordu.

    1324’te Osman Bey’in bıraktığı miras 16.000 km2 olmuştur. Stratejik fetihlerin hayati ehemmiyeti bir yana, bu rakamdaki dikkate değer nokta baba mirasının 43 yıl uğraşılarak üç-üç buçuk misline çıkarılmış olmasıdır. Orhan Bey’in ilk iki yılında da Osmanlı toprakları 19.000 km2 olmuştur (1326). Osman Bey’in mirası bugünkü Bilecik vilâyetini, Eskişehir merkez kazasını (şehir dâhil), Sakarya’nın Geyve, Akyazı, Hendek, Kütahya’nın Domaniç, Bursa’nın Mudanya, Yenişehir, İnegöl kazalarını içine alıyordu. 1324-1326 arasında bunlara Bursa merkez ve Orhaneli kazaları ilâve edilmiştir. 1321’de Mudanya’nın alınmasıyla hem Marmara’ya çıkılmış hem de Bursa, iskelesinden mahrum edilmek suretiyle düşmeye mahkûm bir hâle getirilmiştir. Bu suretle 1326’da Bursa’nın henüz fethedilmeyen yerleri olarak Kirmastı, Karacabey, İznik, Gemlik ve Orhangazi kazaları kalıyordu. İznik 1329’da, Gemlik ile Orhangazi 1334’te, Kirmastı (Mustafakemalpaşa) ile Karacabey 1342’de fethedildi ve bugünkü Bursa vilâyetinin fethi 1342’de yani Osman Gazi’den 18 sene sonra tamamlandı.

    Osman Bey 1291’de Karacahisar’ı alıp Porsuk’a iyice güney sırtını dayamış, 1299’da Bilecik, Yarhisar ve İnegöl fethedilmiş, 1302’de Koyunhisar ve 1301’de Yenişehir alınarak Marmara’ya 15, İznik Gölü’ne 10 km yaklaşılmıştır. 1308’de Lefke (Osmaneli), Gölpazarı, Yenipazar, Geyve, Taraklı, Akyazı, az sonra Hendek alınmış, Sakarya’nın bütün doğu kıyıları ele geçirilmiştir. 1313’te İnegöl’ün az kuzeybatısındaki Akhisar alınarak İnegöl-Yenişehir yolu açılmış ve Kestel’e yaklaşılmıştır. 1321’de Mudanya fethedilerek Gemlik Körfezi güney kıyıları, Kestel dâhil Bursa’nın bütün varoşları Türklerin elindeydi. Orhan Gazi, 1325 Kasım’ında Atranos’u (Orhaneli), 6 Nisan 1326’da Bursa’yı aldı, 1329 Mayıs’ında İznik Gölü’nü Türk gölü yapan İznik şehrinin fethi mümkün oldu.
  • Faik Eryaşaralıntı yaptı4 yıl önce
    1315’ten itibaren Bursa şehrinin ablukasına başlandığı anlaşılmaktadır. Bursa, İznik’le beraber, Bizans’ın Anadolu’da elinde kalan şehirlerin en mühimini teşkil ediyordu. Abluka iki yıl kadar uzamıştır. Osmanlıların kale düşürecek muhasara aletleri olmadığı için ablukadan ötesine gidemiyorlardı. Esasen bu devirde harb sistemleri katî şekilde kale muharebesinden çekinmek ve akınla düşmanı yıkmak, sürpriz taarruzlarıyla toprak ele geçirmekti. Bursa, mühimce bir Türk ekalliyetini de barındırıyordu. Yıllar geçince şehrin ablukası sıkıştırıldı ve dışarısı ile alâkası kesildi.

    Osman Bey metbuu İlhanlılar ve onların Anadolu umumi valileri ile hiçbir mesele çıkarmamaya âzami gayret gösteriyordu. Anadolu Umumi Valisi Çoban Bey’in adını bir oğluna vermek suretiyle onun hâtırını almak istemiştir. Osman Bey’in 1324 Şubatı’nda öldüğü kabul edilebilir. Tahminlere göre 1258’de Söğüt’te doğduğu için 66 yaşındaydı. 1320 yıllarında idareye Veliaht-Şehzade Orhan Bey’in hâkim olduğu muhakkaktır. Osman Gazi, Osmanoğullarında irsî olarak mevcut bulunan nikristen mustaripti. Bir rivayete göre de 1324 Şubat’ında beyliği oğluna terk etmiş, 1326’da Bursa’nın fethi sıralarında ölmüştür. Söğüt’te ölüp cenazesinin vasiyeti mucibince Bursa’ya getirildiği ve buradaki türbesine gömüldüğü anlaşılıyor. Bu vasiyet bile mühimdir ve haleflerine istikamet göstermektedir. Filhakika 6 Nisan 1326’da Bursa düşmüş ve Osmanlı Beyliğinin merkezi olmuştur. Böylece İznik ve İzmit Türklerin fütuhatına açılmıştır

Kitap raflarında

fb2epub
Dosyalarınızı sürükleyin ve bırakın (bir kerede en fazla 5 tane)