Firmalar, teoride maaşları performansa, (gerçekleştirilen) işe, pratikte ise daha çok işgücünün onlar için olan toplam değerine göre öderler.
Her durumda çalışanın -rastlantısal- ihtiyacı, paranın belirlenmesinde hiçbir rol oynamaz. İşveren, çalışanının ne pahalı hobileri ile, ne para harcatan tutkuları ile, ne anlamlı tasarruf planları ile veya değişmiş olan sosyal çevresi ile ilgili olmak ister veya umursar.
‘Ama benim bir bebeğim daha var’ veya ‘şimdi yeni evimin taksitlerini ödemem gerekiyor’ türü ifadeler kabul edilebilir değildir. Ters bakış açısıyla, aynı şekilde beklenmez ki mirasa konan veya şimdi kira yükünden kurtulan çalışan, maaşının bir kısmını almaktan vazgeçsin.