Tamer Demirdelen

Beyin Oyunları – Algıda, İknada, İletişimde

Kitap eklendiğinde bana bildir
Bu kitabı okumak için Bookmate’e EPUB ya da FB2 dosyası yükleyin. Bir kitabı nasıl yüklerim?
  • Nisanur Karaalıntı yaptı7 yıl önce
    İstediğin kadar bağır, çağır. Susan birini yenemezsin.”
  • Fatih Önalalıntı yaptı5 yıl önce
    “Herkes başkalarını kendi gibi bilir. Bir insanı tanımanın en kolay yolu, ona ‘insanlar nasıl sence?’ diye sormaktır…”
  • Abbas Alialıntı yaptı4 yıl önce
    arkadaş hararetle tartışıyormuş: Tartıştıkları konu, sigara içerken İncil okunup okunamayacağıymış. Papaya sormaya karar vermişler ve sırayla sorularını sormuşlar. Biri olumsuz cevap alırken diğeri izin almayı başarmış. İzin alamayanın sorduğu soru:

    – Papa hazretleri, İncil okurken canım sigara içmek istiyor, içebilir miyim?

    – Oğlum, İncil okurken Tanrı’ya odaklanmalısın. O yüzden İncil okurken sigara içilmez.

    İzin alanın sorduğu soru ise:

    – Papa hazretleri, sigara içerken canım İncil okumak istiyor, okuyabilir miyim?

    – Oğlum, her nerede ve ne koşulda olursan ol, İncil okuyabilirsin.

    Kıssadan hisse:

    Esas olan, aldığın cevap değil, sorduğun sorudur.
  • Abdullayev İlkinalıntı yaptı3 yıl önce
    Bilinçaltının yarattığı psikosomatik rahatsızlıkları yine bilinçaltının yardımıyla gidermek mümkündür. Örneğin sınav kaygısı yüksek bir öğrencinin bilinçaltı, kaygıyı yaratan sınavdan sahibini korumak için bağırsak sistemini bozabilir, o geceyi acilde baygın geçirtebilir, elleri ayakları tutmaz olabilir. Ve sınav saati gelip geçtiğinde sahibini tekrar eski haline getirebilir.
  • Fatih Önalalıntı yaptı4 yıl önce
    Subliminal, bilinçaltıyla algılanan anlamına geliyor. Geçmişte ve bugün kapitalizm bilinçaltımızı hedef tahtası haline getirdi, bu konuda da gittikçe güçleniyor. 50’li yıllarda yaşanan üzücü bir örnekle bu etkiyi açıklamaya çalışacağım.

    Birçoğumuzun bildiği bir şarkı var.

    “Zeytinyağlı yiyemem aman

    Basma da fistan giyemem aman

    Senin gibi cahile,

    Ben efendim diyemem aman.”

    1947 yılı II. Dünya Savaşı sonrasında Marshall planı uyarınca Türkiye’nin de dahil olduğu 16 ülkeye yardım yapılır, bu yardımın ana şartı Türkiye’nin dünyanın en büyük mısır üreticisi ABD’den mısır almasıdır.

    Bunun için 1954 yılında insanların bilinçaltına kazınacak şekilde, bir Yunan aşk şarkısına (tabii ki Yunancası zeytinyağsız) söz yazılır. Pamuklu basma yerine, en sağlıklı kumaş kötülenerek, insanlara plastik, polyester ürünler satılır. Gazetelerde zeytinyağının kanser yaptığıyla ilgili haber bombardımanı yapılır, ilk margarin yağı fabrikaları da bu yıllarda kurulur. Mısır yağına ve margarine alışan halk zeytinyağından öylesine soğur ki zeytin ağaçlarının yüzde 75’i kesilir. Kalan zeytinyağlarının hemen hepsini de ABD alır.
  • Fatih Önalalıntı yaptı4 yıl önce
    “Nerede ve ne durumda olursanız olun; elinizdekilerle, yapabileceğinizin en iyisini yapın.”
    —Theodore Roosevelt
  • Fatih Önalalıntı yaptı4 yıl önce
    eşsiz olduğumuzu düşünmek daha hoş gelsede evet, ben senim, sen de ben... Hırslarımız, endişelerimiz, tepkilerimiz çok benzer. Zaten bilim; ortak noktaların olması üzerine kurulu, psikoloji de bu nedenle bilim.
  • Fatih Önalalıntı yaptı4 yıl önce
    BEN, SENİM...

    Ben 100 kg (taş çatlasa), 1.80 m boyunda bir erkeğim. Sizce Ayşe Arman ve ben birbirimize tahminen yüzde kaç benziyoruz?

    Cevap: yüzde 99,9 oranında benziyoruz. Sadece anatomik olarak değil, biyolojik ve kimyasal olarak fotokopi kâğıdından 1000 kat fazla benziyoruz.

    Peki, psikolojik olarak birbirimize yüzde kaç benziyoruz?

    Bir önceki benzerlikten daha da fazla.

    “Ne?”, “Aynı mıyız yani?” dediğinizi duyar gibiyim.

    EVET, çooook benziyoruz,
  • Fatih Önalalıntı yaptı4 yıl önce
    Sonuç olarak insanlar, bir konu hakkında ne kadar az biliyorsa, o konu hakkındaki az olan bilgisi aslında ne kadar az bilgi sahibi olduğunu fark etmesini engellediği gibi, konuyla ilgili her şeyi biliyormuşçasına bir özgüven kazandırmaktadır.

    “Cehalet, genellikle bilgi sahibi olmaktan daha çok özgüvene sebep olur.”
    —Charles Darwin
  • Fatih Önalalıntı yaptı4 yıl önce
    Duyulardan birini değiştirdiğimizde algı da değişiyor. Bu konuyla yapılan ilgili bir deneyde şarap tadım uzmanlarına 3 beyaz şarap ve tadını bozmayacak şekilde kırmızıya boyanmış yine 3 beyaz şarap tattırılıyor. Tabii ki boyanmış olanları kırmızı şarap niyetine içen uzmanların hepsi bu şarapları tadarak tanımlarken kırmızı şarap özelliklerini anlatıyor. Sadece görme duyumuzla oynayarak tadım duyumuzu değiştirebiliyoruz.
fb2epub
Dosyalarınızı sürükleyin ve bırakın (bir kerede en fazla 5 tane)