bookmate game
Edward Said

Entelektüel Sürgün, Marjinal, Yabancı

Kitap eklendiğinde bana bildir
Bu kitabı okumak için Bookmate’e EPUB ya da FB2 dosyası yükleyin. Bir kitabı nasıl yüklerim?
  • Misir Məmmədlialıntı yaptı7 yıl önce
    Entelektüel bugün neyi temsil ediyor peki? Bence bu soruya verilen en iyi ve en dürüst cevaplardan biri, tutkulu bir toplum anlayışına ve düşüncelerini lafı dolandırmadan, son derece etkileyici bir biçimde ifade etme yeteneğine sahip, bağımsızlığına çılgınca düşkün bir entelektüel olan Amerikalı sosyolog C. Wright Mills'e aittir. Mills 1944'te, bağımsız entelektüellerin önünde ya marjinalliklerinin sonucu olarak umutsuz bir güçsüzlük duygusuna kapılma ya da kendi başlarına sorumsuzca kararlar veren düzen adamlarından oluşan görece küçük bir gruba mensup olup kurumların, şirketlerin ya da hükümetlerin saflarına katılma seçenekleri olduğunu yazmıştı. Bir enformasyon sanayiinin "kiralık" çalışanı olmak da çözüm değildir, çünkü o zaman sana kulak verenlerle, Tom Paine'in kendisini dinleyenlerle kurduğu türden bir ilişki kurabilmen imkansızlaşacaktır. Özetle entelektüelin tedavüle dahil olabilmesini sağlayan "etkili iletişim araçları" gasp edilmiştir; bu durumda entelektüelin önünde çok önemli bir görev vardır. Mills bunu şöyle ifade ediyor:
    Bağımsız sanatçı ve entelektüel sahiden yaşayan şeylerin basmakalıplaştırılmasına ve sonuç olarak cansızlaştın/masına kaışı direnebilecek ve mücadele edebilecek donanıma sahip, sayılan gittikçe azalan birkaç kişiden biridir. Artık gerçekten yeni düşünceler geliştirmek için modern iletişim araçlarının (yani, modern temsil sistemlerinin) bizi gömdükleri klişe görüş ve düşünce batağının maskesini indirme, sürekli olarak bunlann etkisini kırma kapasitesi gerekir. Bu kitie-sanatı ve kitle-düşüncesi dünyaları giderek daha fazla siyasetin taleplerine maruz kalmaktadır. İşte bu yüzden entelektüel dayanışma ve çabaların odak noktası siyaset olmalıdır. Düşünür siyasal mücadele içinde hakikatin değeri He bizzat ilişki kurmazsa, yaşanan deneyimlerin bütününü sorumlu bir biçimde ele alamaz." (10)
  • Misir Məmmədlialıntı yaptı7 yıl önce
    Bu konferanslarda, ilk olarak Gramsci'nin dikkat çektiği, yirminci yüzyılın sonlarına ilişkin bu gerçeklikleri peşinen doğru kabul edecek olsam da; entelektüelin toplumda, sadece kimliksiz bir profesyonel, salt kendi işine bakan bir sınıfın yetenekli bir üyesi olmaya indirgenemeyecek özgül bir kamusal role sahip bir birey olduğunda ısrar etmek istiyorum. Bence merkezi önem taşıyan olgu şudur: entelektüel belli bir kamu için ve o kamu adına bir mesajı, görüşü, tavrı, felsefeyi ya da kanıyı temsil etme, cisimleştirme, ifade etme yetisine sahip olan bireydir. Bu rolün özel, ayrıcalıklı bir boyutu vardır ve kamunun gündemine sıkıntı verici sorular getiren, ortodoksi ve dogma üretmektense bunlara karşı çıkan, kolay kolay hükümetlerin veya büyük şirketlerin adamı yapılamayan, devamlı unutulan ya da sumen altı edilen insanları ve meseleleri temsil etmek için var olan biri olma duygusu hissedilmeden oynanamaz. Entelektüel bunu evrensel ilkeler temelinde yapar: Tüm insanların dünyevi güçlerden ve ülkelerden özgürlük ve adalet konusunda doğru dürüst davranış standartları beklemeye hakkı vardır; bu standartların kasti veya gayri ihtiyari ihlallerine tanıklık edilmeli ve cesaretle karşı konulmalıdır.
    Bunu daha kişisel bir düzeyde açıklayayım: Bir entelektüel olarak kaygılarımı bir dinleyici ya da izleyici kitlesi önünde sunarım; ama mesele sadece bu kaygıları nasıl ifade ettiğimde değil, aynı zamanda özgürlük ve adalet davasını savunmaya çalışan biri olarak benim neyi temsil ettiğimdedir. Bütün bunları söyler ya da yazarım, çünkü uzun uzun düşündükten sonra bunlara inanmışımdır, başkalarını da bu görüş doğrultusunda ikna etmek isterim.
    Bu yüzden de özel olanla kamusal olanın oluşturduğu hayli karmaşık bir karışım çıkar ortaya; bir yanda kendi tarihim, deneyimlerimin sonucu olan değerlerim, yazılarım ve tavır alışlarım vardır, bir yanda da tüm bunların insanların savaş, özgürlük ve adalet hakkında tartışıp kararlar verdikleri toplumsal dünyaya girme biçimleri. İnsan salt özel alanda kalarak entelektüel olamaz, zira sözcükleri kâğıda döküp yayımladığınız anda kamusal dünyaya girmişsiniz demektir. Salt kamusal alana ait, sadece bir hareket, dava ya da konumun sözcüsü veya simgesi olan bir entelektüel de olamaz. Şahsi tını, kişiye özgü duyarlılık diye bir şey vardır; söylenen ya da yazılan şeylere de bu anlam verir. Hele bir entelektüelin dinleyicilerini mutlu etmesi diye bir şey söz konusu olamaz; işin özü sıkıntı verici, aykırı, hatta keyif kaçırıcı olmaktır.
    Yani sonuçta temsil edici bir
  • Misir Məmmədlialıntı yaptı7 yıl önce
    Modern tarihte entelektüellerin işin içine karışmadığı ne önemli bir devrim ne de önemli bir karşıdevrim olmuştur. Entelektüeller hareketlerin ana-babaları ve tabii ki evlatları, hatta yeğenleri olmuşlardır.
  • Misir Məmmədlialıntı yaptı7 yıl önce
    Endüstriyel Batı toplumlarının çoğunda bilgi endüstrileri denen endüstrilerle fiili olarak fiziksel üretim yapanlar arasındaki orantı, bilgi endüstrileri lehine hızla değişmektedir. Amerikalı sosyolog Alvin Gouldner epey bir zaman önce entelektüellerin yeni bir sınıf halini aldıklarından ve eski para babası, mülk sahibi sınıfların yerini artık büyük ölçüde entelektüel yöneticilerin aldığından bahsetmişti. Ama Gouldner ayrıca entelektüellerin artık geniş bir halk kesimine seslenen insanlar olmadıklarını (yükselişleri bunu içeren bir süreçtir), eleştirel söylem kültürü adını verdiği bir kültürün üyeleri haline geldiklerini de belirtmişti.(6) İster yayıncı, yazar, askeri strateji uzmanı ister uluslararası hukukçu olsun, bütün entelektüeller uzmanlaşmış ve ancak aynı alanın diğer üyeleri tarafından kullanılabilen bir dili konuşur, işlerini bu dille görürler; uzmanlaşmamış halkın çoğunlukla anlayamadığı bir iingua franca ile diğer uzmanlara hitap eden uzmanlar haline gelirler.
    Fransız filozof Michel Foucault da aynı şekilde evrensel entelektüelin (bununla muhtemelen Jean-Paui Sartre’ı kastede/) yerini, "özgül" entelektüelin,(7) belli bir disiplinin içinde çalışan ama uzmanlığını her biçimde kullanabilen entelektüelin aldığını söylemiştir. Burada Foucault özellikle, uzmanlık alanı dışına çıkıp 1942-45 yılları arasında Los Alamos'ta atom bombası projesi üzerinde çalışan ve sonraları ABD'de bir tür bilim komiseri haline gelen Amerikalı fizikçi Robert Oppenheimer'ı düşünmektedir.
    Entelektüellerin sayısındaki
  • Misir Məmmədlialıntı yaptı7 yıl önce
    Günümüzde bilginin üretilmesiyle ya da dağıtılmasıyla bağlantılı herhangi bir alanda çalışan herkes, sözcüğe Gramsci'nin verdiği anlamda, bir entelektüeldir
  • Misir Məmmədlialıntı yaptı7 yıl önce
    Gramsci'nin entelektüeli toplumda belli işlevleri yerine getiren bir kişi olarak değerlendiren toplumsal çözümlemesi, Benda'nın bize sunduğu her şeyden çok daha fazla yakındır gerçeğe. Özellikle yirminci yüzyılın sonlarında ortaya çıkan birçok yeni meslek -radyo televizyoncular, profesyonel akademisyenler, bilgisayar analistleri, spor ve medya alanında uzmanlaşmış hukukçular, işletme danışmanları, siyasa uzmanları, hükümet danışmanları, özel pazarlar hakkında raporlar hazırlayanlar, hatta bütün bir modern kitle gazeteciliğinin kendisi- Gramsci'nin bakış açısını haklı çıkartmıştır
  • Misir Məmmədlialıntı yaptı7 yıl önce
    Benda'nın özünde son derece muhafazakâr bir içerik taşıyan yapıtında kullandığı mücadeleci retoriğin altında, derinde bir yerlerde, ayrı bir varlık; iktidarın yüzüne karşı doğruları söyleyen biri; hiçbir dünyevi gücü eleştirilemeyecek ve sorgusuz sualsiz itaat edilecek denli büyük ve nüfuzlu görmeyen haşin, uz-dilli, olağanüstü cesur ve öfkeli bir birey olan bu entelektüel figürü vardır
  • Misir Məmmədlialıntı yaptı7 yıl önce
    Benda'nın tanımına göre gerçek entelektüeller kazığa bağlanıp yakılma, sürgüne gönderilme, çarmıha gerilme riskine girmek durumundadırlar. Başat özellikleri dünyevi kaygılarla aralarındaki gevşemez mesafe olan simgesel şahsiyetlerdir onlar. Bu yüzden de sayıları çok olamaz, gelişimleri belli rutinlere bağlı olamaz. Güçlü kişiliklere sahip, su katılmadık bireyler olmak zorundadırlar; her şeyden önce de statüko karşısında daimi bir muhalefet durumunda olmaları gerekir: Bütün bu nedenlerden ötürü Benda'nın entelektüelleri kaçınılmaz olarak, yücelerden gökgürültüsü gibi bir sesle insanlığa kaba beddualar yağdıran, görünürlük derecesi yüksek küçük bir grup adamdan oluşur
  • Misir Məmmədlialıntı yaptı7 yıl önce
    Benda bütün bunları kitle iletişim çağından çok önce, 1927'de yazıyordu; ama hükümetler için, gerektiğinde kendi politikalarını pekiştirmeleri; resmi düşmanlara karşı propaganda yapmaları; kurumsal "menfaatler" ya da "ulusal onur" adına gerçekte neler olup bittiğini gizleyecek hüsnütabirler, hatta daha geniş bir ölçekte Orwellvari Yenikonuş sistemleri üretmeleri için başvurabilecekleri, kendilerine uşak yapabilecekleri entelektüellerin ne kadar önemli olduğunu sezmişti.
  • Misir Məmmədlialıntı yaptı7 yıl önce
    Örneğin gazeteciliğe bakalım. Amerika Birleşik Devletleri'nde bir gazetenin satışı ve gücü ne kadar fazlaysa, o kadar otorite havasına girer, profesyonel yazarlardan ve okurlardan oluşan bir gruptan çok daha büyük bir toplulukla özdeşleştiği duygusunu o kadar fazla verir. Bir bulvar gazetesiyle New York Times arasındaki fark şudur: Times, sadece bir avuç insanın görüşlerini değil, aynı zamanda bütün bir ulusun hakikatini o ulus adına yansıttığı varsayılan köşe yazılarıyla, ulusal gazete olma özlemindedir (ve genellikle öyle olduğu düşünülür); oysa bir bulvar gazetesinin amacı sansasyonel yazılar ve çarpıcı manşetlerle hemen dikkat çekmektir. New York Times'da yayımlanan bütün yazılar uzun araştırmalara, ciddi değerlendirmelere ve dikkatli yargılara dayandığı izlenimini veren ağırbaşlı bir otorite havası taşırlar. Yayın kurulunun yazdığı yazılarda kullanılan "biz" sözcüğü doğrudan yayın kuruluna gönderme yapar elbette, ama aynı zamanda da , 'biz Amerikan halkı' türü ifadelerden anlaşılacağı gibi tek bir ulusal kimliği çağrıştırır. Körfez savaşı sırasında, krizle ilgili olarak özellikle televizyonda, ama aynı zamanda basında da yapılan kamusal tartışmalar bu ulusal "biz"i,var sayıyor, "kara savaşına ne zaman başlayacağız?', ya da "bizde zayiat var m/?'gibi cümlelerde olduğu gibi, muhabirler, askeri personel ve sıradan yurttaşlar bir "biz"dir tutturmuş gidiyorlardı.
fb2epub
Dosyalarınızı sürükleyin ve bırakın (bir kerede en fazla 5 tane)