Chedomil Mijatovich

1453 İstanbul’un Fethi

Kitap eklendiğinde bana bildir
Bu kitabı okumak için Bookmate’e EPUB ya da FB2 dosyası yükleyin. Bir kitabı nasıl yüklerim?
Sırp tarihçi ve II. Abdülhamit döneminde İstanbul'da Sırbistan büyükelçisi olarak görev yapan Chedomil Mijatovich tarafından kaleme alınan bu kitap İstanbul'un fethiyle ilgili birçok bilinmeyene ışık tutuyor. 
Şimdiye kadar bu konuda yayınlanan kitapların aksine, bu eser kuşatanların değil, kuşatılan Bizans'ın ve son İmparator Konstantin'in gözüyle fetih sırasında yaşananları tarafsız bir dille anlatıyor. Türk okurları, bu vesileyle kuşatma altında olan, şehirlerini ve hatta hayatlarını kaybedecek olmanın dehşetini yaşayan halkın durumunu öğrenme şansı elde edecek ve taraflar arasındaki diplomatik müzakerelere, Bizans ve Türk ordularının kuşatma öncesi hazırlıklarına ve entrikalara şahit olacaklar. 
Dokuz bölümden oluşan bu kitapta, Türklerin yükselişini İslam dinini kabul ederek milli karakterlerini bu dinin ışığında inşa etmelerine bağlayan yazar, Türklerin askeri örgütlenmesinin detaylarını ve elde ettikleri zaferlerin şans faktörüne bağlı tesadüfler olmadığını vurgulamaktadır. Görgü tanıklarının günlüklerini ve mektuplarını başarıyla derleyen Mijatovich, bizlere kuşatmayı adeta yeniden yaşatmayı başarıyor. 
Bizans'ın son imparatoru olan ve kuşatma sırasında savaşarak can veren Konstantin'in ve Osmanlı İmparatorluğu'nun en büyük padişahlarından biri olan Fatih Sultan Mehmet'in kıyasıya mücadelesi, Fatih'in İstanbul'u fetettikten sonra Ayasofya'da kıldığı ilk namazla birlikte Orta Çağ'ı kapatıp Yeni Çağ'ı açtığı bu fethin sıra dışı hikayesi, Batılı bir yazar tarafından hiç bu kadar çarpıcı ve tarafsız bir biçimde anlatılmamıştır. 
İstanbul'un nasıl fetedildiğini, kuşatma sırasında şehrin içinde neler yaşandığını öğrenmek isteyen okurların kaçırmaması gereken bir kitap… Keyifli okumalar dileriz.
Bu kitap şu anda mevcut değil
205 yazdırılmış sayfalar
Yayınlanma yılı
2010
Bunu zaten okudunuz mu? Bunun hakkında ne düşünüyorsunuz?
👍👎

Alıntılar

  • b7927495795alıntı yaptı4 yıl önce
    “Allah’ın değişmez kanuna göre, saldırı esnasında pek çok asker can verecektir. Fakat unutmayın ki dini uğruna mücadele ederken ölenlere cennet vaat edilmiştir. Fetihten sonra sağ kalanlara ömür boyu, aldıklarının iki katı maaş bağlanacaktır. Şehir ele geçirilirse üç gün boyunca yağmalama izniniz olacak. Şehrin bütün zenginliği; altın, gümüş, ipek, kumaşlar ve kadınlar sizindir; yalnızca binalar ve surlar padişaha bırakılacaktır.”
  • b7927495795alıntı yaptı4 yıl önce
    “Sadrazamın müttefik Frenklerin Konstantinopolis’e yardıma geleceğine dair söylediklerine bir an olsun inanmam. Latin filosunun yetişeceğini de sanmam. Padişah hazretleri bütün Frenk illerinde, bilhassa da İtalya’da ihtilafın şiddetlendiğini gayet iyi bilmektedir. Böyle ihtilaf içindelerken gâvurların bize karşı birleşmeleri mümkün değildir. Hristiyan hükümdarlar asla bir birlik sağlayamazlar. Büyük gayretler neticesinde aralarında barışı tesis etseler de bu fazla uzun sürmez. Anlaşmalarla aralarında ittifak kurulsa da daima birbirlerinin topraklarında gözleri vardır. Hep birbirlerinin korkusuyla yaşarlar ve birbirlerinin arkasından entrikalar çevirmekle meşguldürler. Çok düşündüklerine, çok konuştuklarına, çok anlattıklarına şüphe yoktur da iş yapmaya gelince ortada yokturlar. Bir işe girişmeden önce düşünüp taşınarak bir sürü zaman kaybederler. Ola ki bir işe başladılar, yine de onu fazla ilerletmezler, zira nasıl yapacakları konusunda hemen anlaşmazlığa düşerler. Ve şu anki durumları için de bunlar her zamankinden fazla geçerlidir, çünkü aralarında yeni ihtilaf sebepleri doğmuştur. Bu yüzden de onlardan korkmamız için bir sebep yoktur. Madem burada tartışıyoruz, haydi diyelim ki Latin filosu Konstantinopolis’e ulaştı. Kuvvetlerinin toplamı bizimkinin yarısı, hatta dörtte biri bile etmezken neden endişelenecekmişiz? Allah başka bir bela vermezse şu anda bizim için bir tehlike yoktur. Bu yüzden hünkârım, ümidinizi yitirmeyin, bize saldırı emrini verin yeter!”
  • b7927495795alıntı yaptı4 yıl önce
    21 Nisan günü, büyük Türk bataryalarından açılan ağır ateşle Aya Romanos Kapısı’nı savunan burçlardan biri aniden çöktü. Bölgede bizzat bulunan Barbaro, günlüğüne Türklerin o an yalnızca 10.000 adamla bile şehre girebilmeleri halinde fethi gerçekleştirebileceklerini kaydetmiştir.100 Neyse ki açtıkları ateşin bu denli etkili olacağını tahmin etmeyen Türkler, ani ve hızlı bir saldırı için hazırlık yapmamışlardı. Padişahın da o sırada Maltepe’deki otağında bulunmayışı saldırıyı imkânsızlaştırmıştı. Sabahın erken saatlerinde 10.000 süvarisiyle birlikte Diplokynion’a gitmişti. Orada, donanmasının bahtsız amirali Baltaoğlu Süleyman Bey’i huzuruna çağırtmış, önceki gün yol açtığı rezalet yüzünden onu sert bir şekilde azarlamış ve huzurundan kovup kazığa oturtulmak suretiyle yavaş ve acılı bir ölüme terk edilmesini emretmişti.
    Bu cezanın verilişine tanık olan vezirler, paşalar ve diğer devlet erkânı dehşete kapılmış ve padişahın ayaklarına kapanıp Süleyman Bey’e merhamet göstermesi için yalvarmışlardı. Bunun üzerine yumuşayan Sultan Mehmet cezayı değiştirmiş ve Baltaoğlu’nun o sabaha dek amirali olduğu donanmanın tamamının ve padişaha eşlik eden bütün süvarilerin gözleri önünde yüz defa kırbaçlanmasını emretmişti. Kırbaçlandığı sırada kazara bir gözünü kaybeden Baltaoğlu’nun bütün mallarına el konmuş, satışından elde edilen gelir de yeniçeriler arasında paylaştırılmıştı.

Kitap raflarında

  • Faik Eryaşar
    Fatih
    • 13
fb2epub
Dosyalarınızı sürükleyin ve bırakın (bir kerede en fazla 5 tane)